Geçenlerde elektronik posta kutuma gönderilen bir mesaj beni epey düşündürdü. Sesleniş tarzı biraz hırçın da olsa, e-posta mesajının verdiği anafikir önemliydi. Bir arkadaş grubu arasındaki mesajlaşmanın e-posta adresine izinsiz yollanmasına sinirlenen kullanıcı, mesajı yollayan kişiyi İnternet etiğini uygulamamakla suçlamış.
Kınama mesajını yollayan kişi, ayrıca e-posta adresinin de gönderilenler arasında yer almasına içerlemiş. E-postanın yollandığı grup aslında birbirini tanıyan kişilerden oluştuğundan aynı mesajın benim posta kutuma yollanması, beni hiç rahatsız etmemişti. Aksine, aldığım haberler beni memnun etmişti.
İnterneti kullananlar bilirler. Sanal ortamda, insanı en çok rahatsız eden hareketlerden biri de, tanımadığı kişilerden, ilgilenmediği konularda e-posta almak. Üstelik istenmeyen e-postaların ardı arkası kesilmezse, ve listeden çıkma talepleriniz de karşılıksız kalırsa, zamanla olan yarışınızda iyice çaresiz hissetmeye başlayabilirsiniz.
Özellikle basın mensupları inanılmaz bir e-posta bombardımanı altında. Aslında bu bir bakıma bir iltifat. Her konuda görüşünü paylaşmak isteyen, e-postayla ucuz ve çabuk bir biçimde, üstelik nispeten saklı bir ortamda dilediğini söyleyebiliyor. Ancak bazen yollanan mesajlar gerçekten vakit kaybına yolaçıyor. Bazen de mesajların saygısızlığı veya içeriklerinin sizinle taban tabana zıt olması insanı çileden çıkarabiliyor.
Yine de, İnternet'in serbestliği çerçevesinde, herkesin dilediği mesajı dilediği kişiye yollama özgürlüğü olabilir kanaatindeyim. Ancak, mesajın yollandığı kişi, gönderenin kimliğinden veya içerikten hoşnut değilse, itiraz etme hakkı olmalı. Ve bu hakka saygı gösterilmeli.
Önümüze her gelen mesajı iyice okumadan arkadaş grubumuza veya ofis çalışanlarımıza yönlendirmenin faydasını görmüyorum. Buna karşılık, gelen mesajlardan öğrenilecek çok fazla bilgi olabiliyor. Örneğin deprem sonrasında İnternet üzerinde ciddi bir bilgi ağı oluştu. Hem sivil toplum örgütleri, hem yardımsever girişimciler, hem de ihtiyaç sahipleri, bu ağın halkalarını oluşturdular. Bir bakıma, sanal ortamdaki, dayanışma, gerçek dayanışmaya destek verdi. Bunun yanı sıra, özellikle yurtdışında faaliyet gösteren bazı dernekler, Türkiye ile ilgili gelişmeleri çok etkin ve zamanında izleyip, İnternet aracılığıyla iletebiliyorlar.
İnternet etiği dendiğinde, kişinin yakın çevresiyle, kendini yeni tanıştırdığı sanal bireyler arasında ayırım yapılabilir. Tanımadığınız birine bilgi yollama, pazarlama yapma, soru sorma, kınama gibi mesajlar çektiğinizde takınacağımız tavırla, samimi arkadaşlar arasındaki postalaşmalardaki tavırlar farklı. Tıpkı gerçek hayatta olduğu gibi. Ama İnternet öyle bir ortam ki, bazen hiç tanımadığınız biriyle çok fazla ortak yön bulup, fikir alışverişinde bulunacak veya görüşecek düzeye de gelmeniz mümkün.
Sonuçta, İnternetin serbestliğini kucaklarken, karşımızdakinin zamanına ve tercihlerine de saygı duymayı öğrenmemiz gerekiyor.
Karşımızdakileri e-posta bombardımanına tutarken, kendi e-posta okuma alışkanlıklarımızı da göz önünde bulunduralım. Tarafların saygı ve hoşgörüyle birbirine yaklaşması, İnternet etiğinin de temelini oluşturuyor.