Analizi doğru yapmak
Senaryonun bini bir para... Senaryoda "ucuzluk" dönemi... Hatta, senaryolar "işportaya" bile düştü... Herkes "ayrı bir Kışlalı senaryosu" üretiyor.
Sahi...
Hangisi doğru?
Dün "hangisi" diye sorduğumuzda...
Mesut Yılmaz "tek cümlelik" bir yanıt verdi:
- Birileri ortalığı karıştırmak istiyor.
Yılmaz'a katılıyoruz.
***
Bir Yunan gazetesi, dün "şu başlıkla" çıktı:
- Kışlalı'ya bomba istikrarsızlığı hedefliyor.
"Yunan'ın analizine" de katılıyoruz.
Analiz, Mesut Bey'in analizinin "kopyası."
Mesut Bey "eski Başbakan."
Şimdi "iktidar ortağı."
İçişleri Bakanı, "onun partisinden."
- Mesut Bey, "bu işin" önünde, arkasında ne görünüyor?
- Münferit bir olay olarak bakmıyorum.
- Nasıl bakıyorsunuz?
- Türkiye'yi destabilize etmenin ilk adımı... Bazı gelişmeler var... Onları sabote etmek için.
Sonra konu "siyasete... Son olayda siyasetin sergilediği tavra" geliyor.
Mesut Bey:
- Merve Kavakçı konusunda da... Son olayda da... Siyasetin, uygar ve ortak bir tavır sergilemesi sevindirici.
***
Mesut Bey'in dediği gibi "bazı gelişmeler" var.
Toplum "dış baskılara gerek kalmaksızın... Kendi dinamiği içinde" demokratikleşme yolunda ciddi adımlar atıyor.
Bu az şey mi?
Avrupa ile ilişkiler, son on yıldır, ilk kez "sağlıklı bir zemine" oturuyor.
Bu az şey mi?
Apo'yu "kimsenin itiraz edemeyeceği şekilde" yargıladık.
Depremde "başına bir şey gelmemesi için" üstüne titredik.
Bunlar az şey mi?
Sağ ile sol... Değişik fikirler "aynı kabinede" çalışıyor.
"Koalisoyn kültürü" yerleşiyor.
Az şey mi?
Analizi doğru yapmak zorundayız.
Kışlalı suikastı "tesadüf... Günlük tepkilerden kaynaklanan... Sıradan" bir olay değil.
Arkasında "bazı güçler" var.
Türkiye'nin, aydınlığa çıkmamasını isteyenler var.
Demokrasiye kurulan bir "tuzak" var.
Bu tuzağa düşmeyelim.
***
Bütün oyunları, senaryoları, tuzakları "boşa çıkaracağız" ama...
Bir de "senaryonun müellifini... Tetikçisini" ortaya çıkarabilsek.
"Eski olaylarda" bunu başaramadık.
Bari "bu defa" başarabilsek.
Cumhurbaşkanı Demirel dün Cmuhuriyet Gazetesi Ankara Temsilcisi Mustafa Balbay'a şöyle dedi:
- Daha öncekilerde bir yere kadar gelinmişti... Ama bazı yöneticiler heyecanlı davrandılar... Aceleci oldular... Erken konuştular... Ve bu da... İlerlemeyi durdurdu. Şimdi daha temkinli gidiyorlar.
***
Dün saat 15.00'te İçişleri Bakanı Sadettin Tantan'la konuştuk.
Ve sorduk:
- Şu dakika itibariyle... Olayın neresindesiniz?
Tantan:
- Çok iyi yerindeyiz.
- Çözebilecek misiniz? Umutlu musunuz?
- Umutsuz yaşanmaz... Olumlu... İyi gidiyor... Herkes sinirli... Öfkeli... Ama iyiyiz, mesafe alıyoruz... Konuşmuyoruz, çözmeye çalışıyoruz... Çözmeye de mecburuz.
***
Acımız derin...
Ama biliyoruz ki "hedefimiz doğruydu... Yolumuz doğruydu."
Zaten Kışlalı'nın katledilmesi de bunun kanıtı değil mi?.. "Büyük tuzak" değil mi?
Tüm acımıza rağmen "doğru hedefe yürümeye devam."