Eşi Ahmet Taner Kışlalı'nın gözleri önünde ölümüne şahit olan Nilüfer Kışlalı, olayın şokunu hala atlatamamış durumda. Bir yandan bebeğini besliyor, bir yandan taziye için gelen dostlarıyla acısını paylaşmaya çalışıyor. Öylesine derin bir üzüntü içinde ki güçlükle konuşuyor, sözcükler düğümleniyor boğazında Nilüfer Kışlalı'nın.
Olay günü eşini öperek arabayı ısıtması için uğurlamış, sonra üst katta bebeğini giydirirken, duyduğu bomba sesinin ardından sokağa fırlamış, kanlar içindeki eşinin üzerine kapanıp "Ne olur ölme..." diye defalarca bağırmış, sonra ambulansa taşınmasına yardım etmiş ve birlikte hastaneye gitmişti. Hayatının en acı anını şöyle anlatıyor Nilüfer Kışlalı: "Tüm dünyam o sesle yıkıldı. Daha önce öyle ses duymamıştım. Pencereye koştum, Ahmedim kanlar içinde yatıyordu. Koştum. Ambulanstayken bizden ayrılmıştı, hissetmiştim."
Nilüfer Kışlalı şöyle anlatıyor: "Onunla çok güzel, çok mutlu 2.5 yıl geçirdim. Şimdiye kadar onun gibi bir insan daha tanımadım. Çok özel biriydi. Bundan sonra da tanıyacağımı sanmıyorum. Tek suçu Atatürk'ü ve ülkesini sevmekti. Sivri bir insan değildi. Neden onu seçtiler, ne istediler, anlamakta güçlük çekiyorum. Sorumlu kimse ortaya çıkarılmalı. Ama, umutsuzum. O, güçlü olmamı isterdi, güçlü olmaya çabalıyorum."