Katili bulun!
O aşağılık insanlık düşmanı uğursuz hayalet yine düğmeye bastı ve kan emici kuklalarını yeniden sahneye çıkardı.
Türkiye'nin seçkin aydınlarından biri olan Ahmet Taner Kışlalı'nın katli, ülkenin huzuruna ve demokratik geleceğine yönelmiş bir suikasttir.
Toplumun hemen tüm kesimleri, çağdaş bir demokrasiyi kurmakta Avrupa Birliği üyeliğine kabul edilmemizin yarar sağlayacağında birleşmiş gibidir.
Türkiye'nin iki ay sonra Helsinki'de yapılacak zirvede, beklediği vizeyi alacağına dair çoğalan işaretlerin uyandırdığı ümit toplumda heyecan yaratmaktadır.
Ahmet Taner Kışlalı, bu tarihi fırsatı sabote etmek kastı ile hedef seçilmiştir.
Amaç, toplumu nefret kamplarına bölmek, karşılıklı suçlamalarla bu nefretin ülkeyi yeniden kan ve ateş cehennemi haline getirmesini sağlamak, yeni bir askeri müdahale ile Türkiye'yi dünyadan koparmaktır.
Şüphe ve güvensizlik
Biz ulusça bu filmi çok gördük.
Bu oyuna çok geldik.
Çare sanılan müdahalelerin, tehlikeyi büyütmekten başka bir işe yaramadığını da öğrendik.
"Sabırlı ve soğukkanlı olalım" demekle, o uğursuz hayaletin davetiye çıkardığı cehennemi önlemek mümkün değildir.
Hedef gösterilenlerin etrafında polis duvarı örmek de mümkün değildir.
Çare katili yakalamak ve ardındaki örgütü aydınlatmaktır. "Kanı yerde kalmayacak" sözlerinden bıktık.
Türkiye'ye 15 yıl kan kusturan Apo'yu Afrika'da yakalayıp getiren devletin bu siyasi cinayetler karşısındaki aczini kabul edemeyiz.
Bu çaresizlik karanlık güçlerin, devlet katlarında koruyuculara, hatta işbirlikçilerine sahip bulundukları şüphelerini arttıracaktır.
Terör cehenneminin ateşini de asıl bu şüphe ve güvensizlik körükleyecektir.
Ankara hep karanlık
TBMM'de Faili Meçhul Siyasi Cinayetleri Araştırma Komisyonu'nun başkanlığını yapmış olan Sadık Avundukluoğlu dün vahim açıklamalarda bulundu.
"Bu cinayetler çözülebilir ama ciddi devlet ve siyaset adamları lâzım" dedi.
"Devlet içinde bu cinayetlerin üstüne gitmemeyi politika edinmiş güçler, insanlar var. İsim vermek gerekirse çok isim vermem gerekir" dedi.
Özellikle Emniyet'in içindeki militanlar temizlenmedikçe bu kanlı döngüden kurtulamayacağımızı söyledi.
İstanbul'da işlenen Çetin Emeç, Onat Kutlar ve Turhan Dursun cinayetlerinin hiç değilse bazı zanlıları yakalandı, yargılanıyor.
Ama Ankara'da işlenen Muammer Aksoy, Bahriye Üçok ve Uğur Mumcu cinayetleri tam bir karanlık içinde..
Bu çaresizlik terör örgütlerini cesaretlendiriyor ve cellât bulmalarını kolaylaştırıyor.
Kimse "devlet-mevlet" diye hedef saptırmasın. Korunması gereken halktır ve bu da polisin, MİT'in işini yapması ile mümkündür.
Güvenlik gücü işini yaparsa halk korunur. Halk korunduğu zaman devlet de rejim de güvencede olur!