|
"Kanuni insan üstü biri"
Fransız yazar Louis Gardel'in Kanuni Sultan Süleyman devrini anlattığı "Grand Seigneur / Haşmetmahap" isimli kitapta, Osmanlı ruhunu yakalamış bir yazarın gözünden o devrin olayları anlatılıyor. Yazarla söyleşiye devam ediyoruz...
Nurdan BERNARD/PARİS
Size göre 20. yy'da bu denli büyük kim var?
Asrımızda kimseyi göremiyorum. Süleyman tarihteki çok büyük kahramanlardan. Jül Sezar geliyor hep gözümün önüne. Çünkü İmparatorluk onun zamanında genişledi, ilerledi. Kanuni yasalar koydu, Muhteşem fetihler yaptı... O, tarihin en büyük devlet adamlarından. Napolyon diyebilirdim ama Napolyon öldükten sonra bir şey kalmadı. Belki Büyük İskender var Süleyman'dan önce. Sonrasında göremiyorum. Doğaüstü biri. Bakın koskoca Britanya İmparatorluğu'nda benzer tek bir kişi yok.
İktidardakileri asil buluyorsunuz gibime geldi?
Hayır asil değil ama trajik buluyorum. İktidarı sürdürmek için pek çok korkunç şey yapmak zorundalar. Görevleri ile insani duyguları arasına sıkışıp kalmış, ahlak ve insanlık kurallarını çiğnemek zorundalar. Trajik oldukları için beni ilgilendiriyorlar. Sokaktaki insandan çok daha fazla sorumlulukları olduğundan, çok daha büyük trajediler yaşıyorlar.
Bir cümlenizde "iktidar ruhlarını alıyor" diyorsunuz...
Sanırım iktidar, ruhlarında bütün yeri kaplıyor ve insani duygulara yer kalmıyor. Acı olan, bunu kendileri istiyorlar.
Süleyman makyaj yapıyor! Ondan önce yapan başka devlet adamı var mı?
Romanımdaki bu detay tarihi bir gerçek. Yaşlandığında askerlerin önüne makyajlı çıkıyormuş. Bu da Mitterand ile bir benzer nokta. Bir gün bizim bu sokakta bir kitapçı vitrinine bakarken omzum birine değdi. Döndüm. Mitterrand. Ağır bir makyaj taşıdığını gördüm. Hasta olduğunu bilmediğimiz dönemdi. O anda Süleyman'ı düşünmüştüm.
Tarihtekinden çok değişik ve sempatik bir Hürrem Sultan anlatıyorsunuz...
Bence Hürrem, Sultan Süleyman'a delice aşıktı. O da Hürrem Sultan'a. Gerçekten benzersiz bir aşk ve ihtirastı. İhtirasta da zaman rol oynuyor. Evet bu roman biraz da zaman mevhumu üzerine. İmparatorun yanında kalabilmek için, ekarte olmamak için onun da güçlü olması, iktidar kadını olması gerekiyordu. O da trajik bir kahraman. Öylesine korkulan biri olduysa bunu aşkı yüzünden yaptı.
Hürem Sultan'ın ölümü de ilginç. Ölecek olduğunda Süın aşkı bir mucize yaratıyor. İkincisinde ise en güçlü olduğu anda ölüyor.
Evet, imparatoriçe gücüne sahip olduğu bir anda, ölümü yeniden hiç düşünmezken öldürmek hoşuma gitti. Orada da bir yakın yazar dostumdan esinlendim. Son derece kızgınken ölüyor. Güzel bir şey bu.
Son cümleniz "Vazgeçmek dünyanın en güzel kelimesi". Buna inanıyor musunuz?
Aslında vazgeçmek bir zayıflık ama yaşantımda bunu düşündüğüm zamanlar oldu. Yine de vazgeçmemek ve savaşmak gerekir.
Ya Türkiye?
Türkiye'de kendimi çok iyi hissediyorum. Aslında tarihimiz aynı, ortak. Romalılar, Bizans, Türkler. Şaşıracaksınız ama kendimi İstanbul'da, Paris'tekinden çok daha evimde hissediyorum. Derinlerde bir yerde İstanbul'da daha evimdeyim.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|