Butto'nun ayıbı
Bana, bizimkileri hatırlattı Bayan Benazir Butto.
Yani, bizim siyasetçileri.
Hani şu, darbe eğer kendine karşı yapılmışsa hemen Asker karşıtı, ama siyasi hasımlarına karşı yapılmışsa hemen Asker şakşakcısı kesilen müthiş demokratlarımızı hatırlattı.
Şark kurnazları bunlar.
Aynı familya.
*
Bayan Butto'yu fotoğrafına bakıp tanıyamadım.
Epey şişmanlamış, o başka da -darbe haberini öğrenir öğrenmez- sevinçten çılgına dönüp, kendini Londra caddelerine atmış, soluğu, BBC stüdyolarında almış...
Başında hep taşıdığı eşarbı kaymış gitmiş, saçı başı dağınık bir halde kameraların karşısında oturuyor.
Hâle bakın.
- Bir bu eksikti... Ülkemde darbe olmuş, çok üzgünüm diyeceğine, bu darbeden nasıl faydalanacağını düşünüyor... Pakistan'a nasıl döneceğini, nasıl tekrar iktidara tırmanacağını planlıyor... Darbeci komutanlara gönderme yapıyor, onay veriyor, destek çıkıyor...
Neden?
Çünkü darbe, o'na karşı değil, siyasi hasmına karşı yapılmış.
Bu mu demokrasi bayraktarı?
Yolsuzluk iddialarına karışmam, orası benim ilgi alanım dışında ve de günahı boynuna... ama babasının başına gelenlerden sonra giriştiği mücadele'nin ne kıymeti kaldı şimdi?
İşte... tıpkı bizimkiler gibi.
12 Mart'ta, 12 Eylül'de, hep bunları gördük... Son örneğini hafif bir şiddetle 28 Şubat'ta yaşadık.
Müdahale... darbe... muhtıra... uyarı... ihtar... tekdir... ismi ne olursa olsun... eğer size karşı yapılmışsa "Ordu, demokrasiyi çökertiyor" ama siyasi hasımlarınıza karşı yapılmışsa Ordu, demokrasiyi kurtarıyor... Öyle mi?
Hangisi doğru?
Hangisi işime gelirse.
Çünkü ben varsam demokrasi vardır, ben yoksam demokrasi yoktur, vesselâm.
*
Benazir Butto, Pakistan muhalefeti'nin bir lideri olarak, bu darbeye karşı çıkmalıydı...
İlk tepkiyi -ta Londra'dan- o göstermeliydi... O'nu kimse yakalayıp asacak veya kesecek değildi...
İlk o direnmeliydi... Darbeye muhatap olanların yanında ilk o yer almalıydı... Parlamento'nun kapısına kilit vurulmasını ilk o kınamalıydı.
Öyle yapmadı.
Darbecilerin yanında yer aldı... Çünkü darbe'den nasıl bir siyasi çıkar sağlarım'ın hesabında...
*
Halklar, kendi Ordularını daima alkışlarlar... O başka.
Türkiye'de daha da çok alkışlarlar.
Çünkü halk, kendi Ordusu'yla övünür... O'na güvenir, o'na sığınır... Demokrasiyi bile sivillerden çok Ordusuna emanet eder...
Ama dâva adamı geçinenler, höt deyince bırakıp gidemezler... Nasıl olsa bana karşı yapılmadı, muhatap kim ise o düşünsün mantığıyla yücelemezler... Belki iktidar olurlar ama adam olamazlar...
Bütün teslimiyetçi sivilleri ve davetkâr aydınları hatırlattı bana Benazir Butto.
Bana dokunmayan yılan bin yaşasın zihniyeti, bizim Şark kurnazları'nın ortak ilkesi galiba.
Bundan böyle benim için Butto, bir mücadele kadını değil, sıradan bir kadındır... Tıpkı sıradan bir erkek gibi.