kapat

15.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

Teba
1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SEDAT SERTOĞLU(ssertoglu@sabah.com.tr )


AB ve Kıbrıs

Birinci konumuz Avrupa Birliği Komisyonu'nun, iki ay sonra Helsinki'de yapılacak olan zirve toplantısında Türkiye'nin aday ülke olarak tanınmasını önerme kararı alması..

Bu sürecin başlayıp sonuçlanması, yani Türkiye'nin tam üye olması ise artık hem bize, hem onlara kalmış bir şey.. AB, bu süreç içinde, Türkiye'deki standartların yükseltilmesi için çalışacak.. Türkiye'de çıtanın yükseltilmesi için uğraşacak.. En basit örneği ile, ülkemizde artık üstü açık kamyon görülmeyecek. Leş gibi egzos gazı çıkartan Belediye otobüsleri dahil hiçbir araç trafiğe çıkamayacak.. Çevre kirliliği yok..

Aklınıza gelen her konuda Türkiye, AB standartlarına yükselme mecburiyetinde.. Örneğin Milli Eğitim, örneğin Sosyal Sigortalar A'dan Z'ye yenilenecek.. Enflasyon tek rakama inecek.. İhalelerde rüşvet ortadan kalkacak.. Vergi kaçırılamayacak.. Devlet soyulamayacak.. İnsan Hakları Avrupa ölçülerine getirilecek.. Azınlıkların sorunları çözülecek..

"Bütün bunlar bizde hayal.. Yıllardır kamyonların kasalarını kapalı hale bile getiremeyen bir ülkede bütün bunlar olmaz" diyebilirsiniz..

Ama olmazsa, AB üyeliği de olmaz..
Onun için bunların tümünün yapılması gerekiyor..

Bizim Dışişleri'nin AB Komisyonu kararı öncesi bir kaygısı vardı.. Adaylığın açıklanması ancak diyaloğun başlamaması tehlikesine işaret ediyorlardı. Bu tehlike de ortadan kalkmış görünüyor..

Bizim siyasiler ne diyor? "Bütün bunları biz Türk insanı için yapacağız. Onlar istediği için değil.."

Hadi yapın bakalım.. En azından başlayın.. Elinizi tutan mı var..

Kıbrıs atağı
BM Genel Sekreteri Kofi Annan'ın, Denktaş ve Klerides'e toplantı çağrısı, Clinton'ın isteği üzerine ertelenmişti. Şimdi ABD Başkanı'nın özel temsilcisi Al Moses turuna başladı. Ankara, Atina ve son olarak da ada..

Moses'a yakın olan Washington'daki bazı Amerikalı dostlarımız "Umutlu gidiyor" dediler..

Bu turun sonunda Moses, ülkesine dönecek ve durumu gerek Clinton, gerekse BM Genel Sekreteri'ne anlatacak.. Ve her şey belli olacak.. Demek istediğimiz şu ki, Türkiye için son derece kritik bir gezi bu..

Bu arada hemen hatırlatalım ki, AB Komisyonu, Kıbrıs'ın tam üyeliğini, adanın bölünmüşlüğünün çözülmesine bağlamış görünüyor.. Bu durumda Denktaş, tam üyeliği çok isteyen Klerides'ten, oldukça fazla taviz koparabilir..

Enerji işlerindeki saçmalıklara müdahale eden Cumhurbaşkanı Demirel acaba, Kıbrıs'a da müdahale etmeyi düşünür mü?

Kıbrıs konusu ülkemizde en çok başlı olan konu durumunda.. Bu işin tek bir sahibi yok.. Zaman zaman Demirel ve sürekli Ecevit, Şükrü Sina Gürel, Dışişleri, Genelkurmay herkes işin içinde.. Oysa işin gerçek sahibinin Dışişleri Bakanlığı olması gerekiyor.. Ama ülkemizde olmuyor..

Türkiye ne zaman çözümü gerçekten isteyen siyasi kadrolarla yönetilse, Denktaş hemen ya muhalefeti adaya davet ediyor, ya da kendisi Türkiye'ye gelip, Türk kamuoyuna oynuyor.. Denktaş çok usta bir siyasetçidir..

Bütün mesele, Ankara'nın, AB adaylığı ile ayağına kadar gelen bu fırsatı kaçırıp kaçırmayacağı.. Kı brıs sorununun çözülmesinin gerektiğine inanması bile Ankara'yı hareketlendirecektir.. Çözümsüzlüğü savunanların bu kez yenilmesini bekliyoruz.. 65 milyon Türk insanı için bekliyoruz bunu..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır