|
Demokrasi zaten yoktu
Pakistan'da demokrasi aslında kesintiye uğramadı çünkü Pakistan, 12 Ekim günü askeri bir darbe yaşadı.
Batılı demokrasilerin tamamı tarafından kınanan darbe, ülkede hiçbir şekilde tepkiye neden olmadı. Aksine Pakistan halkı bir kez daha askerlerin güvenli ellerine sarılarak havai fişeklerle gelişlerini kutladılar.
Çünkü Pakistan halkı zaten demokratik kurumlarla, demokratik özgürlüklerle yaşayan bir halk değil. Demokratik kurum olarak görünürde bir parlamento var. Ancak demokrasinin özü olan özgürlük yok hiçbir şekilde. Son üç yıldır Şeriat kanunu getirmeye çalışan bir Başbakan'la yaşıyorlardı.
ÖZGÜR BASIN YOK
Özgür basın yok, özgür yayın yapacak özel televizyon yok. Devlet televizyonu binasının işgali ile sembolize edilebilecek askeri darbe ile Pakistan'ı yönetmek için yeni bir ekip geldi, sadece o kadar...
52 yıllık bağımsızlık hayatının yarısını darbeci yönetimlerle geçiren ülke, geri kalan yıllarında da sessiz darbelerle işbaşına gelen hükümetlerle yönetilmişti. Darbenin sarsıntı yaratması beklenemezdi. 12 Ekim günü de demokrasi aslında kesintiye uğramadı, çünkü ülke kesintiye uğrayacak bir demokratik yapıya ve işleyişe sahip değil.
DARBEDEN KAÇIŞ FORMÜLÜ
Pakistan Anayasası'na göre Cumhurbaşkanı'nın darbenin eşiğine gelen ülkeyi bir çeşit kurtarma formülü var. Formül sayesinde ülke demokratikmiş gibi görünüyor. Ordunun ülkenin gidişatından rahatsız olduğu sinyallerini alan Cumhurbaşkanı, parlamentoyu feshediyor ve genel seçim çağrısı yapıyor.
Anayasa'daki bu mekanizma işlediği sürece sorun olmuyordu. Hatta son 10 yılda bu mekanizma sayesinde 3 kez askeri darbeden kurtuldular. Demokrasinin ruhuna aykırı bu madde zaten otoriter yönetimin işaretini veriyor.
Peki neden demokrasi işlemiyor?
Pakistan fakir mi fakir bir ülke. Kişi başına düşen milli gelirin 2 bin doların altında olduğu ülke her nasılsa bir nükleer güç. Halk açlıktan ölürken, hükümet, özellikle komşusu Hindistan'a ve tüm dünyaya nükleer silahlarını nasıl test ettiğini gurur kaynağı olarak gösteriyor.
GÖRÜNTÜ DEĞİŞMEZ
Pakistan, rüşvet, yolsuzluk, yerel yönetimlerde geniş söz sahibi etnik ve dinsel grupların çatışmalarıyla yıllardır çalkalanıyor. Ne halk partili Zülfikar Ali Butto, ne onu deviren İslamcı Ziya-ül Hak, ne Benazir Butto ne de Şeriatçı Navaz Şerif... Hiçbiri ülkeyi bu bataktan çıkaramadılar. Her gelen yönetim, sistemi değiştirmek yerine iktidarda kalmaya inat etti. Ülke çıkmaza girince de genellikle de birileri tarafından iktidardan gönderildiler.
Pakistan'ın bu görüntüsü 12 Ekim darbesinden sonra da değişmeyecek. Butto, ülkesine dönüp yeniden siyasete atılmak için darbeci generallerle müzakerelere başladı bile. General Pervez Müşerref, en azından bir yıl siyaset sahnesinde. Butto belki siyaset sahnesinde yeniden yerini alabilir ancak peşindeki yolsuzluk dosyalarıyla nasıl mücadele edeceği belli değil.
Darbe kültüründen bir türlü uyanamayan Pakistan'da demokrasi adına çok büyük bir değişiklik olması beklenmiyor.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|