En doğru lâf
Demirel, en önemli noktaya parmak basıyor... Diyor ki:
- Devletin menfaat ve nema dağıtan bir yer olmaktan çıkartılabilmesi, ekonomik ve ticari faaliyetin içinden tümüyle çekilmesine bağlıdır.
Dehşet verici bir tespittir bu.
Çünkü devletin -hâlen- menfaat ve nema dağıtan bir yerlerde olduğunun resmidir.
*
Kim diyor bunu? Devletin Başkanı diyor.
Nerede diyor? Yüce Meclis'te diyor.
Konuşmayı kimler dinliyor?
Hükümet dinliyor, muhalefet dinliyor, bütün milletvekilleri dinliyor... Locadaki komutanlar dinliyor... Herkes dinliyor.
Ama çareyi kim bulacak?.. O bilinmiyor.
*
Devlet nedir ki?
Elle tutulmaz, gözle görülmez bir meçhul nesne mi?
Onu nerde yakalayıp bu menfaat ve nema dolu çarkın içinden çekip çıkartalım? Ekonomik ve ticari faaliyetlere tövbe etmesini nasıl sağlayalım?
Bunu halk yapamaz... Kim yapacak?
Ben yaparım diyen bir kurum, şimdiye kadar hiç çıkmadı.
Ne oy verdiğimiz partiler, ne seçtiğimiz parlamenterler, ne de sineye çektiğimiz nice hükümetler... Hiçbiri buna teşebbüs bile etmedi.
Herkes kürsüye çıkıp sadece şikâyet etti.
Eğer Demirel ben yaparım diyebiliyorsa, O'nun 2'inci def'a Cumhurbaşkanlığına, 3'üncü, hattâ 4'üncü, 5'inci def'a Cumhurbaşkanlığına bütün kalbimle ve kalemimle destek vereceğime dair şimdiden ant içerim.