


Mangal üstünde boru...
Vaktiyle ozan olmaya özenen biri, aylarca gece gündüz düşünüp uğraştıktan sonra nihayet bir mısra yazmış:
"Derin derin bir uçurum"
Hangi arkadaşına rastlasa:
- Bak dinle, bir mısra yazdım ama henüz arkasını getiremedim, diyormuş ve hemen okuyormuş yazdığı mısraı:
"Derin derin bir uçurum"
Aradan yıllar geçmiş; bizim ozan ihtiyarlamış iyice. Ama vaktiyle yazdığı o tek mısraın arkasını bir türlü getirememiş. Ancak yine de, tıpkı bizim Süleyman Bey gibi, her rastladığına hala hep aynı mısraı okuyup duruyormuş:
"Derin derin bir uçurum"
Sonra da dert yanıyormuş:
- Şiiri bitiremediğim için adını da koyamadım.
Oysa Ankara'daki siyaset panayırını izlese, o tek mısraa yeni hiç bir şey eklemeden de pekala koyabilirdi şu başlığı:
"Türkiye ve 21. Yüzyıl"
Bilmem farkında mısınız; dış gezilerde artık kimse, "şanlı atalarımız" üstüne konuşma yapmıyor.
Nedenine gelince...
Bir kaç yıl önce Almanya'ya giden bir siyasetçimiz, kendini dinlemeye gelen Almanya'daki Türkler'in de gönlünü yelpazelemek için, "şanlı atalarımız" edebiyatını biraz fazla uzatmış.
Konuşmadan sonra, kendisini çevirmen aracılığıyla dinleyen bir Alman gazeteci yaklaşmış yanına:
- Sizi dinlerken, demiş, nedense hep ünlü Alman şairi Henri Heine'yi hatırladım.
- Neden, çok mu romantik konuştum?
- Yooo... "Şanlı atalarınızdan" biraz uzunca söz ettiğiniz için..
- Ne ilgisi var yani?
- Henri Heine de vaktiyle geçmişiyle övünüp duran bir Alman siyasetçisine, "zatıaliniz tıpkı patatese benziyorsunuz. Patatesin de sadece toprak altında olan bölümü önemlidir; üstündeki hiç bir işe yaramaz" demiş de... Birden o sözü hatırladım, o nedenle...
Küçük bir iş adamı hasta yatağında yavaş yavaş komaya girerken, baş ucunda bekleyen ortağı birden ağlamaya başlamış. Hıçkırık sesleri kaplamış hastane odasını..
Komaya girmekte olan hasta, bir an toparlanır gibi olmuş. Ortağının hıçkıra hıçkıra ağladığını görünce, hafif bir sesle:
- Bak sana itiraf edeyim, demiş. Geçen yıl biri kasayı boşalttıya; o bendim. Kârın hepsine kendim el koyduğum için de, sana zararda gösterdim blançoyu... Hatta karının gizli sevgilisi bile bendim..
Hıçkıran ortak;
- Boşuna vicdan azabı çekme, rahat ol, demiş. Son yediğin spagettinin salçasına da arseniği ben koydum..
Bu fıkrayı da siz, hangi tür ilişkilere yakıştırırsanız yakıştırın...
İster gelin-kaynana ilişkilerine; ister Rusya-Çeçenistan ilişkilerine; ister koalisyondaki lider ilişkilerine...