kapat

01.10.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.


Ah şu küçük kardeşler


Sanırım bir konuda çok şanslıyım; evin küçüğüyüm. Yani benden küçük bir kardeşle uğraşmak zorunda değilim.

Çocukluğumdan beri ailede en çok ilgi gören benim ve bunun değişmesi benim açımdan hiç de iyi olmazdı. Biliyorum, çünkü bazı arkadaşlarımın kendilerinden küçük kardeşleri var ve zaman zaman duygularını bastırmak zorunda kalıyorlar.

Ama ben, küçük olmanın avantajlarını yaşıyorum ve bunları hiç kimseyle paylaşmak istemem.

Mesela;
Evin en küçüğü olduğum için biraz şımartılarak büyüdüm. (Kız olmamdan da kaynaklanıyor ama küçük olmanın rolü çok büyük.)

Bazı şeyler dışında genelde her istediğim gerçekleşti. (Gerçekleşmeyecek gibi olduğunda birkaç damla gözyaşı tüm meseleyi hâllediyor. Ama bu itiraftan sonra artık gözyaşının da bir faydası olmayacak gibi...)

İlgilenmek zorunda olduğum biri yok, genellikle benimle ilgileniliyor. (İnsan kaç yaşında olursa olsun ilgi görmek hoşuna gidiyor.)

Kötü bir şey olduğunda (mesela deprem) tüm aile fertleri benim odamda toplanıyor, başka bir odada değil. (Salı gecesi saat 03:12'de herkes yanımdaydı.)

Naz yapabiliyorum (ÖYS senesi yaptıklarım yüzünden annemler beni nasıl reddetmediler, hâlâ şaşırıyorum) ve bu durum, istisnalar dışında normal karşılanıyor.

Bazı durumlarda sanki küçük bir çocukmuşum gibi davranıp olayı toparlayabiliyorum, kendimi affettirmeyi biliyorum.

Alışveriş sözkonusu olduğunda ilk önce benim ihtiyaçlarım karşılanıyor. (21 senedir en büyük ihtiyacım ayakkabı!)

Yaptığım çılgınlıklar fazla tepki toplamıyor, çünkü arada nesil farkı olduğunu kabulleniyorlar.

Bunların nesi iyi diyeceksiniz? Benim açımdan iyi, çünkü böyle bir hayata alıştım. 18 yaşımda bir anda bir kardeş sahibi olsaydım o zaman her şey değişirdi. Birdenbire olgunlaşmak zorunda kalırdım. Yani, eğer ben çok küçükken bir kardeşim doğsaydı, belki o zaman böyle düşünmezdim. Alışırdım, artık evin küçüğü olmadığım gerçeğini kabullenirdim. Ama içten söylüyorum, eğer şimdi bir kardeşim olursa çok severim, aynı zamanda da onu çok kıskanırım. 21 yaşında olmam durumu hiçbir şekilde değiştirmez. Hatta daha bile kötü olur, çünkü bu yaşta kıskandığımı belli de edemem.

Düşünüyorum, eğer bir kardeşim olsaydı;

Annem olmadığı zamanlarda ona ben bakmak,

Odamı paylaşmak zorunda kalırdım.

Daha küçük olsaydım oyuncaklarıma el koyardı.

En değer verdiğim eşyalarımı (yanlışlıkla da olsa) kırardı.

Derslerine benim yardımcı olmam gerekirdi.

"Ablam yemezse ben de yemem", "Bana ne o da benimle gelecek", "Ablam yatmadan yatmam," gibi laf oyunların kurbanı olabilirdim.

Gezdirmek görevi bana düşerdi.
Eğer aramızdaki yaş farkı azsa kıyafetlerimi paylaşmak zorunda kalırdım.

Yıllar süren saltanat sona erer ve pabucum dama atılırdı.

Arkadaşlarımın yanında oturmak isterdi ve annemler de sırf o ağlamasın diye buna göz yumarlardı. (En çıldırtıcı yanı bu olsa gerek!)

"Kardeşine iyi davran!" cümlesini sık sık duyardım. (Çok iyi davranmayacağımdan eminim.)

Benim odamın duvarları yazılarla dolu. Eğer bir kardeşim olsaydı aynısını yapmak isteyecekti ve ben ona kötü örnek olmamak için duvarımı boyatmak zorunda kalacaktım. (Ya da o da gelip bir şeyler yazdığını sanarak duvarımı karalayacaktı.)

Büyük olmanın zorlukları
Küçük kardeşi olan arkadaşlarımdan biliyorum, hep kardeşlerine iyi örnek olmak zorundalar. Ben ise hep örnek aldım, hiç örnek olmak zorunda kalmadım. Ben değil, etrafımdakiler dikkat ettiler kötü bir şey yapmamak için.

Ayrıca büyükler, büyük oldukları için en ufak bir tartışmada suçlu konumuna düşüyorlar. Her şeyden kötüsü üzerlerindeki sorumluluk duygusu. Birlikte bir yere gitseler ve kardeşleri düşse "Neden iyi bakamadın?" gibi sorularla karşılaşıyorlar. Bir bakıma ikinci birer anne-baba gibiler ve bu onları sıkıyor. Zavallı ağabeyim!

Ağabeyimin benden neler çektiğini, ne gibi sorunlarla karşılaştığını büyüdükçe anlayabiliyorum. Ve bazen ona yaptıklarım yüzünden pişman oluyorum. Ama sadece bazen!


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır