


Yan sanayi
Bu topraklarda yaşayanlar için kazık yemek de kazık atmak da bir alın yazısı olmalı.
En tepeden en tabana herkes birbirine kazık atmaya programlanmış durumda. Bu programın en kaçınılmaz sonucu ise ülkenin bir kazık düzenine mahkumiyeti oluyor.
Bundan kurtulmak için milletvekili, hatta başbakan olmak da yetmiyor, çift tabanca taşımanız da, gazeteci olmanız da, hapisanede bulunmanız da.
Son 24 saatte tanık veya taraf olduklarınızı kağıda dökün, belgesel bir kazık arzuhali olsun!
***
Bir cep telefonu için şarj cihazı almak üzere bir tanıdığın da tavsiyesiyle bir mağazaya giriyorsunuz.
"Orijinali 9, yan sanayisi 5 milyon lira" diyorlar.
9 milyonu sayıp "orijinali"nden alıyorsunuz.
Ne makbuz, ne fiş uzatıyorlar.
Gece prize takıyor, yatıyorsunuz. Sabah kalkıyorsunuz ki şarj cihazı da kavrulmuş, prizin çevresi de.. Cep telefonunda ise tık yok. Elektrikler de kesik. Çünkü, şarj aleti yanarken sigortaları da attırmış.
Şikayetçi olmaya kalkıyorsunuz. Mağaza sahibi arsızlığa çok yatkın:
"Fişi ters sokmuşsunuzdur" diyor.
İşin uzmanlarından öğreniyorsunuz ki, orijinal diye sattıkları, maliyeti 1-1.5 milyon lira olan bir "yan sanayi..."
Üşenmeyip Tahtakale'de "incelemelerde" bulunuyorsunuz. Yan sanayinin ne olduğunu böylece öğreniyorsunuz. Akla gelecek her ürünün, "yan sanayi"si var. Ama yan sanayi olduğunu anlamak mümkün değil. Yan sanayini orijinal gibi göstermek (ve elbette satmak) yanına bir daha da yan sanayi olan bir başkasını koyuyorlar.
Böylece kaçınılmaz olarak, yan sanayi çemberine girmiş oluyorsunuz. Bunun sonucu da yan sanayileniyorsunuz!
***
Çok geçmeden bir başka tür yan sanayi olgusundan haberdar ediliyorsunuz.
Antalya'daki çok ünlü bir otel, Meclis'in birkaç bin dolarını rezervasyon iptal cezası adıyla "yan sanayilemek" istiyormuş.
Çünkü deprem nedeniyle ertelenen 54 ülkeden 200 politikacının katılacağı bu toplantı, bu çok ünlü otelimizi zarara uğratmış!
Sanırsınız kuyrukta bekleyen Amerikan turistlerini birbirini eziyor. Oysa, erteleme haftalar öncesinden otele bildirilmiş..
Ama müdür bey, turizmdeki krizi, şirketi için kaç bir dolarlık hafifletmeye kararlı. Meclis'i yan sanayilemede ısrarı bundan.
***
Televizyonu açıyorsunuz.
Muhalefet cezaevlerindeki olaylar nedeniyle "Adalet Bakanı istifa" diyor. Sanırsınız koğuşlardaki, Kaleşler, cep telefonları, uyuşturucular, bu sayın bakanın zamanında oralara yerleştirilmiş. Bunda geçmiş sayın adalet bakanlarının, hükümetlerin hiç sorumluluk payı yok.
Maksat, cezaevlerindeki son kargaşadan yararlanıp Adalet Bakanı'nı siyaseten yan sanayilemek.
Oysa o sayın bakanının görevini sürdürmesi, vurduğu neşterin daha derinlere işlemesi için önemli bir fırsat..
Yan sanayilemek, ulusal bir etkinlik haline gelmişse, muhalefetin de bundan bir biçimde yararlanması hem farz hem vacip oluyor.
Ardından bir başka muhalefet sözcüsü televizyonda beliriyor.
"Başbakan'ın yürüyüşü..." diyor. "Bu yürüyüş, iyi değil. Elleri de sürekli karın hizasında. Kaldı ki, tikler de geçmiş. Çok da yorgun görünüyor."
Sayın muhalefet sözcüsü bari doktor olsa. Yanına hiç değilse bir doktor milletvekili arkadaşını alsa ya da, "gözle uzaktan tetkik ve teşhiş raporu" gibisinden de bir belge hazırlatsa belki biraz saygıdeğer olacak. Ama oturmuş düpedüz dedikodu yapıyor. Çünkü biliyor ki, değil başbakanların sağlığı, oğullarının sünnetleri bile en ilgi çekici haber.
Belli ki, anamuhalefet muhalif gidişatını, Başbakan'ın sıhhatine odaklıyacak. Belli ki, bu bir yan sanayi türü..