kapat

22.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
inter merkez
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Depremin yükü de kadınlarda
Deprem bölgelerinde insanlar yeni ve çilekeş bir yaşama ayak uydurmaya çalışırken, işin zor tarafını yine kadınlar üstlenmiş durumda. Onlar çadır önlerinde çamaşır, bulaşık yıkayıp, "asker yemeği" istemeyen kocalarına ev yemeği yapıyorlar.

Esra ÖZ - Özlem AKALAN

Depremi yaşayanların "cennet" olarak tanımladıkları Türk Silahlı Kuvvetleri çadırkentlerinde, ütü odasından çamaşırhaneye kadar, "kent" sakinlerinin hayatını kolaylaştıracak her türlü olanak var. Bu imkanlar dahilinde bile bütün yük kadınların omzunda. Kadınlar, belki de hiç alışık olmadıkları koşullarda, çadır evlerini çekip çevirmeye uğraşıyorlar.

Kadınlar, bulaşıktan çamaşıra, yemeğe, çocuklarını yıkamaya kadar her türlü ev işini taşıma suyla, leğenlerde yapıyorlar.

TSK çadırkentlerinde, çadır başına haftada bir kez çamaşır yıkama hakkı tanınıyor. Çok çocuklu aileler için bu oldukça külfetli bir iş. Anneler, en azından çocuklarının giysilerini elde yıkamak zorunda kalıyorlar.

Erkeklerin kaprisi
Bulaşık derdine gelince... Erkeklerin kaprisi yüzünden kadınlar yasak olmasına rağmen, çadırların etrafında yemek yapmak zorunda kalıyorlar. Konuştuğumuz Adapazarı Çadırkenti sakinlerinden birinin şu sözleri, kadınların durumunu izah etmeye yetiyor: "Kaynım ve kocam, askerden sonra bir daha asker yemeği yememeğe yemin etmişler. Şimdi burada pişen yemekten yemiyorlar. Yasak olmasına rağmen gizliden gizliye çadırın önünde yemek pişiriyorum."

Çadırda yemek pişince bulaşık da çıkıyor. Aynı çadırı paylaşan 10-12 kişinin bulaşığını varın siz düşünün... Ama kadınlar ne yapsınlar? Çocukları, eşleri, kayınbiraderleri, kayınpederleri ille de ev yemeği istiyor!

Sabah erkenden kalkan kadınlar, hiç dinlenmeden çalışıyorlar. Üstelik işleri bitince ayaklarını uzatıp oturacakları, bir "ohh" çekebilecekleri rahat koltukları bile yok...

Çifte standart
Yine de onlar şanslı azınlık. Çünkü TSK'nın çadırkentlerinde değil de kendi yaptıkları naylon çadırlarda yaşayanların durumu çok daha zor. Ne banyoları, ne tuvaletleri, ne aşevleri, ne de çamaşırhaneleri var.

Yiyecek ve giysi ihtiyaçlarını gelen yardımlarla karşılıyorlar çoğu kez. Yardımların mahalle aralarında kurulan çadırlara düzenli biçimde ulaştırılması da çok zor. "Neden bazı şanslı aileler modern çadırkentlerde, diğerleri naylon çadırlarda kalıyor?" diye sormanın faydası yok çünkü kimse yanıtını bilmiyor. Üstelik onlar çadırkentlerdeki gibi kreşler, çamaşırhaneler istemiyor, yağmur geçirmeyen çadırları olsun yeter...


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır