Türkiye değişirken...
Toplumsal dönüşümler, küçükken çevirdiğimiz topaçlara benziyor. Elinizdeki sicimle kamçıladığınız topaç öyle bir hızlanıyor, öyle bir hızlanıyor ki bir an durduğunu, kıpırtısız kaldığını sanıyorsunuz.
"Topaç uyudu!" diyorsunuz.
Oysa o sırada hızının doruğuna ulaşmış durumda.
ooo
Türkiye'de de olaylar durgunlaşmış gibiydi.
Günler birbirini kovalıyordu. Seçimden sonra kurulan hükümet beş yıl boyunca istikrarı koruyacak gibi görünmekteydi.
Sonra birdenbire olanlar oldu ve Türkiye'nin ne kadar büyük bir hızla değişmekte olduğunu gördük.
Bunu sadece deprem felaketine bağlamak yanlış.
Deprem aynı zamanda bir zihniyet depremine de yol açtı ama değişim bununla başlayıp bitmiyor.
ooo
Genel Kurmay Başkanı'nın ağzından sivil toplum kuruluşlarının öneminin vurgulanması son derece önemli bir gelişme ve uzun bir sürecin sonucu.
Türkiye'de sivil toplum yıllardır, kabuğundan sıyrılan bir dev gibi yavaş ama emin adımlarla ilerliyor.
Ve bu oluşumun önemi, şimdi Silahlı Kuvvetler'in komutanı tarafından dile getiriliyor.
Bu son derece önemli bir gelişme.
ooo
Bu heyecanlı günlerde PKK silah bırakıyor.
Siyasi platforma geçtiğini ilan ediyor.
Belki de savaşın sonu bu!
Genelkurmay Başkanı bu konuda da ilginç açıklamalar yapıyor ve "Biz tarafız, bu yüzden duygusal davranabiliriz. Siyasilerin, ülke yararı idamda mıdır, yoksa değişik yönde mi diye düşünmesi lazım." diyor.
Son derece önemli sözler!
Henüz hiç bir sivil yönetici, bu düşünceyi net olarak ortaya koyamadı.
ooo
Bir anda bedelli askerlik yasası gündeme geliyor.
Demek ki ekonomik gereksinmelerin, silah gücünden daha önemli sayıldığı bir dönemdeyiz!
(Bu arada çok sayıda okuyucu, bedelli askerlik yasasıyla bir haksızlık yapılmak üzere olduğunu bildiriyor. Aynı hakkın, daha sonra doğanlara, hatta 76-77 doğumlulara tanınmasını istiyorlar. Yetkililerin, bu azımsanmayacak toplumsal talebi gözönünde bulundurmasını umuyoruz.)
ooo
1989'da Berlin Duvarının yıkılışı dünyayı değiştirdi.
1999 Marmara depremindeki yıkıntılar da Türkiye'yi değiştirecek gibi görünüyor.
