kapat

05.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NURİYE AKMAN(nakman@sabah.com.tr )


Komşularımız bizden korkar

Deprem sonrası eleştirilerin odağında yer alan Sağlık Bakanı'nı, kişisel yönleriyle tanımayı çok istedim. Ama basına küsmüş ve konuşmama kararı almıştı. Çünkü kendisine haksızlık yapıldığını, sözlerinin çarpıtıldığını düşünüyordu. Onun hayata dair görüşlerini dinlemek belki kamuoyuna yansıyan hırçın üslubun kaynağını gösterecek, bu arada medyanın varsa yanlışlıklarını saptamak barışmaya da vesile olacaktı. Sağolsun, beni kırmadı. Konuştuğumuz günün gündemi af yasasıydı. MHP'nin aftan muradını sormak kaçınılmazdı. Galiba kavgayı bu yüzden ettik. Veto arkadan geldi. Yazarken sorularımı değiştirmedim. Nasılsa bir ay sonra, altı yeniden ısınacaktı tencerenin...

Depremden önce yaptığınız bir konuşmada, "Türkiye'nin dinamizminden korkanlar var. Korkmaya devam etsinler" dediniz. Türkiye'den kim korkuyor?

- Komşuları.

- Türkiye korkularını yenmek için mi Türkiye'nin yardımına koştular?

* Bazı şeyleri görmemezlikten gelmemek lazım. Yardım yaklaşımlarını saygıyla karşılıyorum. Ama Türkiye 14 yıldır PKK terörünü yaşıyor mu? Yaşıyor. Kim besliyor sizce? 250 bin askerini Suriye'ye yığdıktan sonra Apo oradan kaçmadı mı? Yunanistan'ın Kenya'da uzantısı olmadı mı?

- Türkiye'den korkarken yardım yapmak, aslında maske takmak mı?

* Hayır. Toplumlarda belli gruplara belli misyonlar üstlendirilmiştir. Sağlık ekipleri hayırseverdir. Savaş güçleri ayrı güçlerdir. Uluslararası ilişkilerde devamlı kötü veya iyi yaklaşım yoktur. Suriye'den bize yardım geldi. Suriye iki ay evvel bize dostane mi davranıyordu? İlla siyah beyaz ilişkisi yoktur. Uluslararası ilişkilerde griden pembeden yeşile kadar birçok ton vardır. O ilişkilerde siyahı ben temsil etmem.

- O yüzden mi Ermenistan'dan gelen yardım teklifini reddettiniz?

* İnandırıcı buluyor musunuz?

- Dışişleri kaynakları söylüyor.

* Dün araştırdım, Ermenistan'dan yardım gelmemiş. Bu kadar basit düşünen insanların bu ülkede bulunmasından ben ciddi rahatsızlık duyuyorum. Büyük bir felaket geçirmişsiniz insanlar yardım bekliyor. Siz hayır diyeceksiniz. Bunun mantığa uyar tarafı yok. Dünya Sağlık Örgütü'nün bir genelgesi var. Felakete uğrayan ülkelere giyecek, ilaç, sağlık ekibi, seyyar hastane göndermeyiniz diyor. İhtiyacına cevap verin ya da nakit para yollayın diyor.

- Sağlık ekipleri geldi. Kötü mü oldu?

* Diyor ki acil yardım ilk 8-12 saattedir, bu yetişmez. Siz nakit para verirseniz onu temin imkanları olur. İlaç endüstrisi kuvvetliyse ilacı kendi ülkesinden temin eder bu bir. Ekipler geldiği zaman hastanın ifadesini alamaz, reçete yazamaz. Hastayı konuşturup dinleyemeyen bir doktorun faydası olmaz. Türkiye'deki ilaçlarla Bulgaristan'daki, Amerika'daki ilaçlar farklıdır.

- Bölgede ilkyardım yapan bir sürü yabancı doktor boşa mı geldi yani?

* Geldiler. Çok memnun oldum. Yara alanları değil rutin muayeneye gelen yedi hastayı muayene ettiler. Neden? Yaralı kalmamıştı o sahada. Yaralılarımız Ankara, İstanbul, Bursa, Eskişehir, Bilecik hastanelerine aktarıldı.

- Yabancı sağlık ekipleri, depremzedelere hiç sağlık hizmeti yapmadılar mı, çocuklarını doğurtmadılar mı?

*Hiçbir doğum içinde yabancının payı olmadı. İsrail Hastanesi, Adapazarı Hastanesi içinde doku kaybına ait plastik cerrahi ameliyatını gerçekleştirdi. Ateşi olan bebeği muayene etti ama tercümanı yoksa reçete yazamaz. İlacını getirmişse o ilaçtan verebilir ancak ilaçlar ayrı kargoyla geldi.

- Yabancılar çocuk doğurtmadı mı?

* Hayır. Normal doğum sürecine girmiş bir hastayı doğurtmuş olabilirler belki. Doğum deprem felaketi değil.

- Bunlar zaten depremde yaralı, enkaz altından çıkmış kadınlar.

* Hayır, yakınını kaybetmiş olabilir. Gölcük Devlet Hastanesi'nde deprem oldu. Yaralı yatmıyor, hasta yatıyor ama yaralı değil. Dünya Sağlık Örgütü, ilaç, sağlık ekibi, seyyar hastane göndermeyin diyor. Benim ilaç işverenim 365 milyarlık ilaç bağışladı. Sayın Eczacıbaşı telefon etti, "Bütün serumlar bendendir" dedi.

- Neden yeni doğan çocuklara Rosa, Bill, İsrail gibi adlar veriliyor da kimsenin aklına Osman, Bülent, Devlet gibi isim vermek gelmiyor?

* O benim problemim değil. Ailelerin tercihidir. Kim istiyorsa Rosa, kim istiyorsa Gül desin.

- O zaman "Türk'e Türk'ten başka dost yoktur" sloganını, artık tarihin çöplüğüne atmak gerekir mi?

* Hayır. Olur mu öyle şey. Çok saçma. Milletlerin hayatında savaş anları, barış anları vardır. Savaş anlarında kendi milletinize güvenmek zorundasınız. Elden gelen er olmaz o da vaktinde bulunmaz. Savaş haliyle barış halini birbirine karıştırmamak lazım.

- Ama "ezeli düşmanlarımız" Ermenistan, Yunanistan, İran, Rusya'ya herkes dost gözüyle bakıyor. Peki şimdi devletimizin dış düşman ihtiyacını kim karşılayacak?

* Türkiye'nin ille de düşman aramaya ihtiyacı yoktur. Atatürk "Yurtta Sulh, Cihanda Sulh" derken güçlü caydırıcı Silahlı Kuvvetler'e sahip olmayı da savunmuştur. Daimi düşman da yoktur, daimi dost da.

- Bahçeli, sizi korumaya çalışırken "Surda bir gedik açmak isteyenler varsa başaramayacaklar" dedi. Necip Fazıl da bir dizesinde, "Surda bir gedik açtık, mukaddes mi mukaddes/ Ey kahpe rüzgar şimdi ne yandan esersen es" diyor. Gediği açan Ulubatlı Hasan, açtıran da Bizanslılar. Peki MHP'nin durduğu yer neresi? Kim Ulubatlı, kim Bizanslı?

* Yorumunuz yanlış. Bunun surla, savaşla ilgisi yok. Burada kastedilen kimsenin beklemediği şekilde güçlü ve uyumlu çalışan hükümetin bir bakanının feda edilemeyeceği anlayışıdır.

- Türkler İstanbul'u fethetmeye çalışırken, Bizanslılar meleklerin cinsiyetini tartışıyorlardı. Eksiklerine, eleştirilere kulak tıkadılar, sur tamamen düştü. Aman surda gedik açtırmayalım derken acaba MHP'nin müstahkem mevkilerini benzer bir tehlike bekliyor olabilir mi?

* Kendimi savunurken objektif olmayabilirim. Hekimim. Genel Başkanım'a ille milletvekili olma mecburiyetim yok, bana ima etmeniz yeter hiç alınmam demiştim.

- Yeter ki MHP zarar görmesin diyorsunuz.

- Ülkem zarar görmesin. Sadece MHP değil. Deprem bölgesi deyip geçmeyin. Atom bombası yemişcesine harap olmuş. Depresyondaki insanları daha ezmeye çalışan bir medyamız var. Bunları motive edip ayağa kaldırmak zorundayız. Orada hiç sağcı solcu var mıydı, hiç Alevici, Sünnici var mıydı? Milletinin birliği vardı. Hayır diyorlar millet ayak altında kalsın. Niçin yaralılar yerlerde değildi? Biz hükümeti daha rahat tenkit etme imkanı bulabilirdik.

- İnanamıyorum. Basının eleştirilerini böyle mi algıladınız? Ama bu eleştirileri paylaşanlardan biri de, bakan arkadaşlarınızdan biriydi.

* Kim?

- ANAP'lı Erkan Mumcu. "Türkiye'nin idari sistemi enkaz altında kaldı" dedi. Surda gedik açmış olabilir mi?

* Anlayışımız farklı. Böyle olayların olduğu yerin halkı moral olarak çöker. Bağırır, devlet nerede der. Nerede diyene Sağlık Bakanı devleti temsil ediyor, emrinizdeyim yanınızdayım diyorsunuz.

- Ya Ersin Taranoğlu'nun Neşe Düzel'e söylediklerine ne diyorsunuz? "Sağlık Bakanı üç aylık bir siyasetçi. Üslubunda ve tarzında problemler var" diyor, güç kirlenmesinden söz ediyor.

* Ersin Bey söylememiştir de arkadaşımız öyle yazmıştır. Bir çökme olmuş. Sağlık Bakanı oraya gitmiş, devleti temsil ediyor, halk ondan yardım istemesin mi? Ekmek su istemesin mi? İstemiştir. Üslup o bölgeye has seçilmiş bir üsluptur. Ondan sonra da Bakanlar Kurulu'na gelinmiştir. Ben mecbur kaldığım için sizin yetkilerinizle ilgili yetkileri kullandım. Çünkü orda ben vardım, bundan dolayı her birinizden özür diliyorum. Lütfen görev alanlarınızla ilgilenin dedim.

- Kâmran İnan'a ne diyorsunuz? "Amerikan Hastanesi'ne verilecek bir tane hastam yok" demenize, "Hastamız yoksa bile asgariden bir tane var" dedi.

* Sağolsun.

- Ortaklarınız da mı sizi anlamadı?

* Enkazı üzerine siyaset yapılıyor. Soru önergesi verdim Meclis'e. Bakan utanmadan bu kadar şey varken çizgi film seyredin diyor alaya alıyor insanı deniyor. Çocuk her gün kadavrayla uğraşan Osman Durmuş'un tahammül etmediği manzaraları görüyor. Dünyası ne olacak? RTÜK'ü göreve çağırıyorum dedim. Beyefendi çıkıyor, dünyada kadınlar doğurur diyoruz beyefendi erkekler doğurur dedi diyor.

- "Söylediklerim doğruydu ama üslubum cahilceydi" demişsiniz.

* Demedim. Çocuklar çizgi film seyretsin cahilce mi? Gıda maddeleri yeterli, göndermeyin, çöp dağları oluşturdu, enfeksiyon etken olacak demem cahilce mi? UNICEF de sağlık bakanı doğru söylemiştir dedi.

YARIN: Bakan'ın özel dünyası

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır