kapat

05.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Bugün Pazar, dertlerim azar!

Diğer meslekler için mutlu bir zaman dilimi olan Pazar günleri, medya leşgerleri için uzun bir azap demektir.. Eğer yaratıcılığınız yoksa Pazar günleri hiç bitmez.. Ya da sizi de kendisiyle beraber bitirir..

Pazar günleri çalışmak zorundaysanız, işyerini ister istemez keyifli bir mekân haline getireceksiniz.. Yoksa ne iş çekilir ne de işyeri..

Gazetecilik mesleğinde Pazar günleri "ölü" günlerdir.. Devlet daireleri kapalı olur.. Hükümet üyelerinin her biri bir yana dağılır.. Meclis taaa Perşembe'den tatile girdiğinden zaten hesapta yok..

Gazete yazı işleri "Haber" diye kıvranıp durur..

Beklersiniz ki vatandaşlardan biri fikrini bozup, şöyle dokuz sütunluk bir şenaat işlesin de gazeteye haber olsun..

ooo

Pazar, bir tatil günü olduğundan, gazetenin yazı işlerini de haliyle biraz gevşetir.. Mesaiye her zamankinden daha geç gelirsiniz.. Ayrıca o akşam oynanacak lig maçı bekleneceğinden baskı süresi biraz daha uzar..

Bu adamı daha da bir rehavete sokar.. Ama saatler öğleyi geçip de ikindiye doğru seyretmeye başladığında hafiften bir telaş başlar.. Yazı müdürleri "Yok mu birşey?" diye habercileri sıkıştırmaya başlar..

- Yok ağabey, yaprak kıpırdamıyor..

- Yahu şöyle iyi bir cinayet filan da mı yok!

- Cinayet yok ama trafik kazası var..

Ölü yok mu ölü?

Haber sorumlusunun önüne koyduğu kaza haberi eğer "ağır hasarlı" birşey değilse Yazı Müdür daha da sinirlenir:

- Eeee kardeşim, nerede bunun ölüleri?

Haberi sunan "Maalesef ölü yok.." derken "Vurduğu çok, ölüsü yok.." kabadayılar gibi ezilir.. Birden aklına yaralılar gelir.. Belki durumu kurtarırız, umuduyla atılır:

- "Ama dört yaralı var ağabey.. İkisinin durumu ağır.."

Yani "Allahtan umut kesilmez.. Belki ölürler de gazetemiz habersiz kalmaz.." mesajıdır bu.. Yazı Müdürü daha beter sinirlenir:

- Ne yapayım ben yaralıyı kardeşim?

Doğru ya! Acil servis mi burası? Koca Yazı İşleri Müdürü'ne kurban diye üç beş kafası kırılmış adam sunulur mu? Haberci bu cümlenin ardından gelecek fırçayı kestirdiğinden "Ben bültenlere bir daha bakayım.." deyip tüyer..

ooo

Gazetecilik mesleğinin icabıdır bu..

Mensuplarına, başkalarının felaketinden "ekmek yediren" pek az meslek vardır.. Mezar kazıcılığı gibi, ölü yıkayıcılığı gibi.. Gazetecilik de zaman zaman bu hallere düşer..

Herşeyin ters gittiği, yani gerçek bir haberden umut kalmadığı ortamlarda "kişisel yaratıcılık" ön plana çıkar.. Eski bir mesleki laftır:

"Haber yapamazsan beste yap.." derdi ağabeylerimiz.. O yüzden yazı işlerinin eşrafı kafa kafaya verip, neyi besteleyeceklerini düşünmeye başlarlar..

Bu durumlarda en sık rastlanan çözüm "Filanca yerde petrol bulundu" türünden bir haberdir..

Ne yazık ki haber sıkıntısı editörler sayesinde memleketimiz, köstebek girmiş bostana döndürüldüğünden, bu tür müjdeler artık inandırıcı olamaz.. O nedenle üzerinde durulmaz..

Derken yazı müdürünün çekmecesinde duran bir polisiye haber gelir akla.. Soyduğu evden çıkarken gürültü yaptığı için farkına varılan hırsızı kovalayıp yakalayan bekçinin haberi..

Normal şartlarda tek sütuna girmesi dahi tartışılan haber bir anda "Gömü" gibi olur.. Yazı işleri de ruhsatsız definecilerin neş'esine kavuşur:

- Bunu manşet yapalım..

- İyi de ne diyeceğiz..

- "Kahraman bekçi" deriz.. Hikâyeyi de biraz süsleriz.. Fotoğrafı da fena değil..

- İyi de kahramanlık bunun neresinde? Hırsız farkedilince kaçmaya başlamış.. Zaten bütün mahalleli de düşmüş peşine.. Bekçi de aralarındaymış..

- İzin günüydü, deriz.. Fazla mesai hesabı.. Fedakârlık meselesi..

- Daha güzel bir kulp bulun..

Bu kader değil..

Yazı müdürü genellikle tartışmayı böyle bağlar.. Diğerleri de kös kös düşünmeye başlarlar.. Artık bu haberin de reddedilmesi halinde yazı işlerinde kan döküleceği açıkça belli olmuştur..

Herkes durduk yerde kendisini "haber konusu yapmamak" için kafayı "Kayışı gevşemiş pancar motoru" gibi zorlamaya başlar..

- "Buldum.." diye bağırır biri.. (Yunanistan'da "Evreka" diye bağırılır..)

Nedense en olmadık fikirleri aklına getirenler böyle bağırır..

- Hırsızı parmak izinden tesbit etmiş olsun.. "Şerlok Holmes Seracettin" deriz başlığına..

Sorun çözülmüştür..

Haberde "İnsanımızın içinde bulunan cevher" teması işlenecek.. Haberi okuyana "Bizde ne adamlar var, birader.. İmkân verilse ne edektifler, ne gizli ajanlar çıkar.." dedirtilecektir..

Böylece hayatı boyunca bir baltaya sap olamamış ne kadar gazete okuru varsa "Kendinizi hor görmeyin.. İçinizdeki cevherin birgün mutlaka değerleneceğine inanın.." mesajı verilecektir..

ooo

Haber ona göre restorasyondan geçirilir..

Bekçi Seracettin olay günü zorunlu izine çıkarılır ki fedakârlığı katmerlensin.. Ayrıca hırsızın peşinden mahalle sakinlerinin de koştuğu görmezlikten gelinir ki olayın önemi azalmasın..

Üstelik haberde küçük bir tadilat yapılır.. Hırsızın kovalanarak değil, evde bıraktığı parmak izlerinden yakalandığı eklenir.. Tabii bu arada Bekçi Seracettin'in o parmak izini nasıl okuduğunu ayrıntılı biçimde anlatmak şart olmadığından, resimli romanlardaki ifade teknikleri kullanılır..

Çünkü okuyucu makulesi biraz fesat olduğundan aklına "Ulan bu adam cebinde parmak izi makinası mı gezdiriyor?" sorusu gelir.. Lafı biraz yuvarlarsanız, bu teknik ayrıntıyı kaynatır.. İki taşımlık pişirildikten sonra birinci sayfadan güzel güzel servise konur..

Eğer emniyet teşkilatını kıllandırmak istiyorsanız resimaltına Seracettin'in ağzından "Niyetim gece okuluna gidip diploma almak.. Mesleğimi seviyorum. İlerde İstanbul'a emniyet müdürü olmak istiyorum.." diye yazabilirsiniz.. İşte size mutlu son!

Bugün Pazardı ya!

Aklıma yazı işlerinin haber sıkıntısı çekebileceği geldi.. Tecrübelerimden yararlanmak üzere yazı işlerine gittim.. Gerek kalmamış..

Ben gelmeden yapmışlar "Pazar haberini" çok da şık olmuş..

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır