kapat

05.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
NECATİ DOĞRU(ndogru@sabah.com.tr )


Deprem aklımızı da vurdu 20 yıl ileri gittik!

Coğrafyamıza vuran deprem gerçekten aklımıza da vurdu mu? Bir zihniyet değişimi yaratacak kadar aklımızı silkeleyip sarstı mı? Değişim oldu diyenler var. Bunlar, kendi gönüllerinden geçirdikleri ve olmasını istedikleri bir büyük zihniyet değişimini olmuş gibi mi yazıyorlar?

Arşivi tararken buldum.

Önce şunu yazmalıyım: Altyapısını eksik-fazla tamamlamış, eğitilmiş insan gücünü az-çok yetiştirmiş ülkelerde depremlerden sonra kalkınma hızı yükseliyor. Çok geri Afrika ülkeleri hariç, büyük depremler geçirmiş, derin acılar yaşamış ülkeler, deprem ertesi yüksek ekonomik canlanma yaşıyorlar.

Hayata yapışma...

Canlının doğasında var...

İnsanlar yıkılıp giden şehirlerini eskisinden daha güzel kurmak için canla başla, çelik disiplinle, yıkılmaz iradeyle çalışıyorlar. Savaş ve deprem sonrası hayata dört elle tutunuyorlar. Deprem sonrasında kalkınma hızı yükseliyor.

Bu bilgiyi...

Yerlileştirebilir miyiz?

Türkiye'de de "deprem sonrası yüksek bir kalkınma hızı olacak" diye düşünebilir miyiz? Neden olmasın? Türkiye enerji hattı, boru hattı, baraj, su hattı, telekomünikasyon hattı, yol, köprü, kanalizasyon türü altyapısını nispeten tamamlamış, az çok eğitilmiş insan gücü, az çok bilimsel birikimi olan bir ülke. Bu deprem sonrasında bizim ülkemizde de büyük bir canlanma olabilir. Almanya'nın savaş sonrasında, Japonya'nın deprem sonrasında ulaştığı yüksek kalkınma hızını Türkiye de yakalayabilir.

***

Bu toplum...

Hepimiz...

Dağımızdaki çoban...

Çankayamız'daki Cumhurbaşkanı.

Son 45 yıldır...

Bol din konuştuk...

Futbol konuştuk...

İlericilik, gericilik...

Atatürkçülük-İslamcılık...

Asker darbe mi yapsın....

Konuştuk, konuştuk, durduk...

Televole-Sibel Can...

Kim kimi nerede öptü...

Kim devletten ne çaldı...

Bunları 45 yıldır konuştuk...

Ama bilim konuşmadık.

Depremden sonra ne konuşulacak?

Geceleri semt kahvelerini dolaşıp, her çeşitten, her görüşten, her meslekten insanla konuşup gözlem toplayan dostum Yalçın Sayın bana bir sayfa dolusu not gönderdi...

Yalçın'ın mesleği gözlem toplayıcılığıdır. Yalçın Sayın'ın bana gönderdiği bir sayfa dolusu gözlem içinde Türkiye'nin deprem sonrası silkinip, toparlanabileceğini haber veren ipuçları var. Bu gözlemleri, şu pazar günü yazısında sizinle paylaşmak isterim.

İşte notlar;

Toplum kenetlendi. Kahvehanelerde simit alacak parası olmayanlar bile deprem bölgesine yardım toplamak için orta yere konulan çanaklara 200 bin lira, 500 bin lira bağış yapıyorlar. Deprem şoku kenetlenme yarattı. Bu kenetlenme atılıma geçebilecek bir sinerjiye dönüşebilir. Tarihimizde 2 kere kenetlemeyi yakaladık. Birisi Çanakkale Savaşı'nda... İkincisi Milli Kurtuluş Savaşı'nda... Depremde ise farklı boyutta bir birleşme, kenetlenme, gönül gönüle gelme yaşıyoruz.

Toplum tasada birleşti...

Felakette kenetlendi...

***

Gönüllü kuruluşlara, kurtarma ekiplerine büyük sevgi, saygı, hürmet, beğeni var. Derin devlet, toplumun gönlünden gitti, onun yerini derin millet aldı.

Derin devlet yok...

Derin millet var...

Derin halk var...

Sanki bu insanlar bir elektrik ve atom şoku yediler. Deprem bölgesindeki vicdanlı yürekleri, hamiyetli insanları, daha önce küçümsenen kulağı küpeli şehir çocuklarını, umarsanmayan dar pantalonlu kızları, kurtarıcıları, yardımseverleri, sağlık ekiplerini, askerleri, yabancıların enkaz koklayan köpeklerini, gönüllüleri televizyonlardan izleyen halk, çelikten bir halat gibi birbirine bağlanıyor.

Deprem akıllara da vurdu...

Türkiye, Ankara'daki derin devletin gerçek yüzünü bu depremle gördü. Zihniyet devrimi yaşanıyor. Akıllar belki de 20 yıl ileriye gitti. Uyuyan ve miskinleşen akıllar, depreme uğramış gibiler. Deprem miskin aklı uyandırdı. Derin devletin organı Kızılay'ın dökülen hali halka "felaketi birlikte göğüslemek, faciayı beraberce kaldırmak" bilincini ateşledi. Halk işaret almadan kendiliğinden organize oldu. Derin devlet ciddi olarak sınavda kaldı. Bürokrasi ve belediyelerin karşısında artık miskin, onursuz insanlar olmayacak.

Dostum Yalçın Sayın'ın bu gözlemleri ne kadar gerçek?

Halk, başına gelen bu felaketin kötü kentleşmeden doğduğunu ve bu kötü kentleşmenin derin devlet, hırsız müteahhit, rüşvetçi belediye, sorumsuz mühendis, paragöz olmuş arsa spekülatörünün ve diktatörleşmiş siyasi parti yapısının suçu olduğu kadar kendi sorumluluğunun da bulunduğu bilincine geliyor mu? Türkiye'de bu deprem halkın karakterine işlemiş fırsatçı bireyciliği mahkum edip, sorumlu bireye geçişi başlatıyor mu?

Ben deprem bölgesine gidiyorum.

Gözlemler yapacağım.

Gelecek hafta boyunca sizlere deprem bölgesinden zihniyet değişimleri gözlemleri yazmaya çalışacağım.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır