kapat

04.09.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İstanbul
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
En büyük tedavi: Dokunmak
Dokunmak, beden dilinin bir parçası ve karşımızdakine sevgimizi göstermenin de en geçerli yollarından biridir.

İnsan için dokunmak ve dokunulmak, doğumdan itibaren bir ihtiyaçtır. Bebek, annesinin cildiyle temasının rahatlatıcı olduğunu hisseder. Ve ilk teması da, annesinin memesiyle olmaktadır. Onun sıcaklığı ve ona yaslanmanın rahatlığını yaşar. Bu da, bebeğe güven duyabileceği kişinin annesi olduğu duygusunu verir. Yaşamımızda anne sıcaklığı, dokunması olmamışsa veya düzenli bir şekilde gerçekleşmemişse, yani memeyle beslenmemişsek, sonraki hayatımızda, dokunabileceğimiz, rahatlığını hissedebileceğimiz bir insan ararız. Hatta, anne-babası kendine yakın olmayan, onlara fiziksel olarak yaklaşamayan çocuklar, onların kendilerine vurmalarını sağlayacak şekilde davranabilirler. Tabii ki, böyle bir dokunmak, normal dokunmadan çok farklıdır.

Rahatsızlık vermemeli
Dokunmayı, beden dilinin bir parçası olarak kabul eden Marmara Üniversitesi Psikiyatri Anabilim Dalı Başkanı Prof. Esat Göktepe, "Birine dokunmak, onun sırtını sıvazlamak, omzuna kolunu atmak, yanağını okşamak ve bunu kibarca, karşımızdaki rahatsız etmeden yapmak ilgi ve sevgi göstermenin bir yoludur. Böylece, ona yakın olduğumuzu bildiririz," diyor. Prof. Göktepe'ye göre, eğer dokunma konusunda karşımızdakini olumsuz etkileyebileceğimizi düşünürsek, onu test etmek, tepkisini ölçmek için, parmaklarımızla dokunmayı seçebiliriz. Eğer kişi dokunulmaktan rahatsız oluyorsa, uzaklaşarak tepkisini belli eder...

Sözlerden daha etkili
Bazı insanların duygularını belli etmekten çekinirler. Bu her iki tarafa da dolaylı güçlük verir, değil mi? sorusuna Prof. Göktepe şöyle cevap veriyor:

"Günlük hayatta, bir dostumuzla karşılaştığımızda öpüşmeyi ve sarılmayı tercih ediyoruz. Bazı anne-babalar, çocuklarının her türlü madde gereksinimlerini karşılarken, onlarla yeterli fiziksel teması ihmal ederler. Bu çocuklarda ruhsal sorunlar, davranış bozuklukları daha sık görülecektir. Bazen, bize getirilen bir gençte raslandığımız bu eksikliği gidermek için anne-babalarına onlara sık sarılmalarını öğütlüyoruz. Dokunmak, sarılmak, sayfalarca mektuptan, söylenen uzun sözlerden çok daha etkili ve rahatlatıcıdır. Yakınlaşmayı, teması "sıcaklık"; temastan kaçınmayı da "soğukluk" olarak tanımlamamız, hangisinin olumlu olduğunun farkında olduğumuzdandır."

Anne sıcaklığı...
Annelerimizi daha fazla sevmemizi, ilk çocukluk çağlarından itibarenki alışkanlıklarımızla açıklayabilir miyiz?

"Evet, erişkin insanlar bile annelerine çok bağlıdır ve onları her zaman en iyi yönleriyle hatırlarlar. Çünkü o, kendilerine sıcaklığı, rahatlığı sunan ilk insandır. O anne şefkatini yaşamayanlarda, bir takım ruhsal sorunlar, örneğin depresyon ortaya çıkması, böylelerinin daha kolay suç işleyebilmeleri, bilinen gerçeklerdir."

BEYİN gücünüzü kuvvetlendirmek için
Yediklerinizin beyin sağlığıyla büyük ilişkisi olduğu artık kanıtlanmış durumda. Bu nedenle:

1. Asla kahvaltıyı kaçırmayın. Kan şekerinin düşmesi, günlük konsantrasyonu azaltacaktır.

2. Uzun süreli açlıklar yerine, küçük öğünler halinde 5-6 kez beslenmeyi deneyin. Gün boyunca iki büyük yemek hem uzun süreli açlığa, hem de daha fazla kalorili gıdalar alınmasına neden olur.

3. Susam tohumunu ihmal etmeyin. Susam tohumunun içindeki aminoasitler beyin hücrelerinin yenilenmesine yardımcı olur.

4. Balık ve deniz ürünlerini sevin.

5. Sebzeleri çok uzun süre pişirmeyin. Onları, az pişmiş veya çiğ yemeyi tercih edin.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır