kapat

21.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN ATAKLI(ataklic@sabah.com.tr )


Bu kadar geç kalınmamalıydı

Korkunç depremin üzerinden 70 saati aşkın zaman geçti. Artık bundan sonra enkaz altından "canlı" birinin çıkarılabilmesi "mucizeye" bağlı.

Şu ana kadar ölü sayısının 8 bini aştığı biliniyor. Ancak korkarım bu sayı 30 bini hatta daha fazlasını da bulacak. Çünkü kaldırılmayan o kadar çok enkaz var ki, bunların altından çıkacakları tahmin etmek bile insanı ürpertiyor.

Oysa eğer devlet zamanında önlem almayı becerebilseydi, ölü sayısı bundan çok daha az olacaktı. Kimbilir kaç kişiyi ihmal, aymazlık, beceriksizlik, yeteneksizlik yüzünden toprak altında can vermeye terkettik.

Çok basit bir şey nedense yapılamadı; devlet organize olamadı, olduğunda da iş işten geçmişti.

Amerika'yı yeniden keşfedecek değiliz, dünyada kurtarma operasyonlarının nasıl yapıldığını biliyoruz. Bu tür doğal afetlerde ilk 6 saat çok önemlidir. Buna "altın saatler" deniyor. Bu süre içinde gerekli organizasyonların kurulması halinde hem kurtarma çalışmaları çok hızlanıyor, hem de pekçok can kurtarılabiliyor.

Devlet felâket bölgelerinde "yetkili" birini tayin edemeyince, ki sivil savunma yasasında bu yetki var, işler arap saçına döndü, hükümet paralize oldu. Herkes kendi derdine düştü, "yardım edin" çığlıklarına ulaşılamadı.

Türkiye bugün geldiği çağdaş noktada istenen her türlü araç, gereç ve en önemlisi insan gücüne sahip. Ama bunları koordine edecek, her türlü makamın üstüne çıkacak bir otorite sağlanamadı.

Hükümet, iki gün gecikmeyle güçlü bir biçimde harekete geçti. Ama ne fayda, binlerce insanımızı kaybettik.

Herkes askeri merak ediyordu
Korkunç depremden sonra kamuoyu devletin gecikmesine öfkelenirken pekçok kişi de "Kurtarma çalışmalarında askeri çok nadir görüyoruz, niçin bu kez asker bütün gücüyle olaya el koymadı?" diye soruyor.

Depremden sonraki ilk 24 saatte, teknolojiden çok "insan gücüne" ihtiyacımız vardı. Binlerce güçlü kuvvetli askerimiz var. Türk Silahlı Kuvvetleri birkaç saat içinde binlerce kişiyi bir yerden bir yere nakletme, lojistik desteğini sağlama, yiyecek içecek temin edebilecek güçte.

Bu nedenle ilk iki gün halk askeri çok aradı. Şimdi bu gözlem kamuoyunun tv ekranlarından izlediği görüntülerden ve bölgeye gidenlerin anlattıklarından ve bizzat yaşadıklarımızdan oluşmuştu.

Genelkurmay Başkanlığı dün bir açıklama yaparak bu "izlenimin yanlış olduğunu" bildirdi. Genelkurmay açıklamasında "13 tugay, 14 istihkâm bölüğü, 3 seyyar cerrahi hastanesi, 4 özel sağlık ekibi, 2 ambülans uçağı, 15 kargo uçağı, 2'si ambülans amaçlı 37 helikopter, 40 iş makinası, 15 gemi tahsis edildiği, 9 bin askerin görev yaptığı" bildiriliyor.

Çok güzel, demek ki bölgenin genişliği nedeniyle biz bu hizmeti farkedememişiz.

Ancak bir noktayı özellikle belirtmek istiyorum. Açıklamada "..bu tip spekülatif haberlerin.." ya da "..insanların duygularını sömürecek ve istismar edecek şekilde sorumsuz yayınlar.." ve hatta "..neye hizmet ettiği anlaşılamayan.." şeklinde ifadeler yer alıyor.

Sadece uyarı görevini yapmaya çalışan ve bu ülkeyi herkes kadar çok seven bizlerin bu tür tanımlamalar nedeniyle son derece kırıldığımızı ve yaralandığımızı da belirtmeliyim.

Hiç mi bir şey yapılmadı?
Konuları karıştırmamak gerek. Korkunç depremden sonra yakınlarını kaybeden halkın, gönüllü kuruluşların, sivil toplum örgütlerinin ve herşeyi göze alıp gece gündüz çalışan bazı devlet kuruluşlarının insanüstü bir gayret göstermesi ayrı, devletin müdahalede gecikmesi ayrı.

Devletin gecikmesi nedeniyle eleştiri seslerinin yükselmesi üzerine, çeşitli devlet kuruluşlarından "açıklamalar" alıyoruz. Bu açıklamalarda yapılanlar sıralanıyor, ama hemen arkasına "bu depremin ne denli büyük olduğu, dünyada eşinin görülmedi" belirtiliyor.

Buna kimsenin karşı çıktığı yok zaten. Burada önemli olan binlerce insanın kol gücüyle, aklı ve zekasıyla ve en önemlisi duygularıyla katıldığı büyük bir çabanın "koordine edilememesi" sorunudur.

Yoksa devlet elbette bütün gücünü kullanarak bölgeye "indirme" yaptı artık. Ama bu çaba bundan sonra kalanlara şefkat elinin uzatılmasıyla, ölülere hizmet niteliğinde olacaktır.

Kimsenin devletin gücünden, hükümetin iyiniyetinden şüphesi yok. Başbakan ve hükümetin neredeyse 24 saatlerini bu korkunç felâketin yaralarının sarılmasına hasrettiklerini görüyoruz. Eleştirinin odağı gecikmedir.

Başbakan Ecevit eleştirileri "moral bozucu" olarak niteledi dün ve basına sitem etti. Oysa tam tersine teşekkür etmesini beklerdik. Eğer basın olmasaydı, toplumsal inisiyatif böylesine hızlı çalışmayacak ve ilk anlarda kurtarılanları da kaybedecektik.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır