kapat

13.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ATİLLA DORSAY(adorsay@sabah.com.tr )


Korku ustası 100 yaşında

Alfred Hitchcock yaşasaydı bugün 100 yaşında olacaktı. Büyük ihtimalle çok keyifli bir yaşgünü geçirecekti. Dünyanın her yerinde, herkesin adını bildiği en azından birkaç filmini ezbere sayabildiği sayılı yönetmenlerden biri hatta birincisi olmanın zevkine varacaktı

Alfred Hitchcock bir İngiliz orta sınıf ailede doğdu, sıkı bir Katolik eğitimi aldı. Sinemaya jenerik diyazn sanatçısı olarak girdi, asistanlık yaptı ve 1925'de ilk kez tek başına olarak "The Pleasure Garden-Zevk Bahçesi"ni yönetti. Asıl ününü ise ilk sesli filmi olan "Blackmail-Şantaj"la yaptı. Bu filmde British Museum'da geçen takip sahnesi, sonraki birçok filminin klasik bölümü olarak yinelenecekti.

İngiliz dönemi
Hitchcock, 1934'den itibaren gerilim ustası ünvanını getirecek olan filmlerini yaptı: "Çok Bilen Adam" , "39 Basamak", "Bir Kadın Kayboldu"... Ünlü yapımcı David O'Selznick'in davetiyle Hollywood'a gitti ve ilk filmi "Rebecca" en iyi film Oscar'ını aldı (1940). Bir süre Selznick'le kaldı ve "Yabancı Muhabir", "Notorious- Aşktan da Üstün", "Spellbound- Öldüren Hatıralar" gibi ünlü filmlerini çekti. Daha sonra bağımsızlığı seçti ve ömrünün sonuna dek, yapımcı-yönetmen olarak filmlerini istediği gibi hazırladı.

Bir firma gibi...
1950'lerdeki "Trendeki Yabancılar", "Cinayet Var", "Arka Pencere", "Çok Bilen Adam" (yeniden çevirdiği tek filmi), "Ölüm Korkusu", "Gizli Teşkilat" gibi filmleri büyük iş yaptı. Ayrıca TV'de de "A.II.Sunar" adlı kısa korku hikayeleri serisini başlattı. Artık adı bir firmaydı: seyirci ve büyük bir heyecanla izlenen, sürprizler içeren kusursuz eğlencelikler sunan... 1960'lardaki Yeni Hollywood'da artık eskidiği sanılırken, sadece 100 bin dolara bağımsız olarak çektiği "Psycho-Sapık", kıyametler kopardı. Bu filmi izleyen milyonlarca seyirci, yıllar boyu bir motele inerken veya duş alırken filmi düşünüp ürpermeden edemediler...

Son filmleri
Hitchcock, son yıllarda "Kuşlar", "Marnie-Hırsız Kız", "Topaz" gibi filmelrle yine ilgi çekti. Ülkesi İngiltere'ye dönerek çektiği "Frenzy-Cinnet" ilk filmlerinin havasını taşıyordu. 1976'daki son filmi "Alile Oyunu"ndan sonra çalışmadı. 1980 yılında da hayata veda etti. O, yalnızca gerilimin büyük ustası olarak değil, her filmine kattığı büyük sinemasal değerler, zor sahneleri çözümlemek için bulduğu teknikler ve sinema dilinin oluşmasına büyük katkılarıyla, hep bir numara olarak kalacak...

Bir garip adam
*Kadın oyuncularını hep soğuk, frijit görünümlü sarışınlardan seçerdi. Ve oyuncular hakkında hiç de iyi şeyler düşünmezdi. Şöyle demişti: "Oyuncular sağır sürüsüdür demedim. Sadece öyle muamele edilmeleri gerektiğini söyledim!"..

*1926'da kurgucu Alma Reville'le evlendi ve ölümüne dek, dünyanın en güzel kadınlarıyla film yapmasına karşın onunla evli kaldı.

*Cinselliği önemser, ama simgelerle göstermeyi severdi. Ve hep "Gizli Teşkilat"ın sonunda tam Cary Grant ve Eva Marie-Saint yataklı vagonda yatağa girerken, trenin bir tünele girişini göstermesini örnek olarak verirdi!..

*Filmlerinin hepsinde bir saniye de olsa görünürdü. Tümüyle denizin ortasında bir kurtarma sandalında geçen "Lifeboat-Yaşamak İstiyoruz" filminde bunu, sandaldaki bir gazetenin ilan sayfasında gözükerek sağladı!..

Üstaddan inciler
Başkaları isterse seyirciye hayat dilimleri versin. Ben pasta dilimleri vermeyi seviyorum!..

Cinsellikte önemli olan gerilimdir. Cinsellik çok bağırgan olursa bu gerilim kalmaz. Önemli olan, yatak odasına geçilince birer yosma gibi davranan hanımefendilerdir.

Zavallı Marilyn cinselliğini suratında taşıyordu. Tıpkı Brigitte Bardot gibi... Onların yerine sıradan görünüşlü bir İngiliz kadınını tercih ederim: Bir öğretmen gibi gözükür, ama takside elinizi pantolan düğmelerinize atabilir!

Beyazperdenin dikdörtgeni heyecanla yüklü olmalıdır.

Filmi çekerken senaryoya hiç bakmam. Filmi tümüyle, sahne sahne ezbere bilirim çünkü... Sete geldiğimde film artık kafamın içindedir.

Gözde oyuncuları:
James Stewart ve Cary Grant (dörder film), İngrid Bergman ve Grace Kelly (üçer film), Joan Fontaine, Gregory Peck, Joseph Cotten, Vera Miles, Farley Granger, Tippi Hedren (ikişer film).

En sevilen filmleri:
Ben kendi adıma "100 Yılın 100 Filmi" kitabıma (tarih sırasıyla) "Aşktan da Üstün", "Ölüm Korkusu", "Sapık"ı almıştım. Geçen günlerde 100. ölüm yılı dolayısıyla BFI-İngiliz Film Enstitüsü'nün girişimiyle yapılan ve Martin Scorsese, John Carpenter, Atom Egoyan, Scott Hicks gibi çadaş ustaların kalıtdığı bir soruşturmada ise, şu liste çıktı:

Sapık/Ölüm Korkusu/Aşktan da Üstün/Kuşlar/Gizli Teşkilat/Şüphenin Gölgesi/Yabancı Muhabir/Cinnet/Bir Kadın Kayboldu/Hırsız Kız.

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır