kapat

13.08.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
RUHAT MENGİ(rmengi@sabah.com.tr )


İsmet Sezgin'in isyanı

Hürriyet gazetesinin üçüncü sayfasındaki "olay fotoğraf"ı görünce gülmeye başladım. Demek iki gündür Star'da sözü edilen, "Başbakanlık Müşaviriyle fotoğrafı olan bakan kim?" diye esrarlı bir hava içinde üzerine şüphe toplanan bakan, en az 30 yıldır tanıdığım ve babam kadar sevdiğim, saydığım "İsmet amca"ymış. Bütün imâlara rağmen "yok, o olamaz" diyordum, demek olmuş.

Demek nihayet onu da "yakalamışlar."

Vallahi bu bizim haberci gazetecilerin gözünden birşey kaçmadığına inandım artık.

Ben ki çocukluğumdan, ilk gençlik yıllarımdan beri "Sezgin" ailesinin bir ferdi gibiyimdir. İsmet Bey'in eşi "Saadet Hanım" öz teyzem gibidir. Kızları çocukluk arkadaşımdır. Yaz kış demeden günlerimiz, gecelerimiz birlikte geçmiştir. Bu, yaşamını parlamentoda geçirmiş, sayısız defalar çeşitli bakanlık görevlerinde bulunmuş devlet adamını ben tanıyamamışım, onlar tanımışlar bakın.. Şaka bir tarafa, bu kadarına pes doğrusu.

İsmet Sezgin'e gençlik yıllarında "Türkiye'nin Ömer Şerif'i (Omar Shariff)" derlerdi. Babalarımızın parlamentoda birlikte çalıştığı çocukluk yıllarımızda biz (kızı Seynan ve ben), hanımların onun etrafında pervane olmasına gülerdik. Öyle yakışıklı bir adamdı. Ve o yıllarda bile en ufak bir hatası, ailesini üzecek bir davranışı görülmemiş, hakkında bir söylenti çıkmamıştı.

Hayatı boyunca da çıkmadı. Şimdi torunları neredeyse evlilik çağına geldi, resmini basıyoruz; "Başbakanlık Müşaviriyle elele".. Bunu yaparken durup kendimize sormuyoruz; "Yıllarca bir ülke yönetiminde görev alacak kadar akıllı bir insan, çapkınlık yapacaksa yanına Başbakanlık Basın Müşavirini şahit olarak alacak kadar dikkatsiz olabilir mi?"

İsmet Sezgin neşeli, samimi, babacan tavırlı bir insandır. Onu tanıyan, tanımayan birçok kimse bugüne kadar kendisiyle elele, kolkola resim çektirmiş olabilir. Herhalde bu fotoğrafların günün birinde aleyhine kullanılacağı aklına bile gelmemiştir.

Diğer karede kızım var!

Bu yazıyı onunla konuşmadan da güvenle ve tereddütsüz yazardım ama yine de "acaba ne düşünüyor" diyerek sayın İsmet Sezgin'i aradım, bakın neler söyledi;

"Bir aile tartışmasına fazla karışmak istemediğim için sustum ama bu kadar ileri gidilince avukatıma yetki verdim, adıma gerekeni yapacak.

Benim asıl üzüldüğüm nokta bir basın mensubunun, hem de büyük bir gazetenin mensubunun bana sormadan, araştırmadan yazı yazabilmesi.

Basın adına, yazan insanlar adına üzülüyorum. Bu bir grup fotoğrafı bir yanımda basın müşaviri, diğer yanımda kızım var. Kareye onu almamışlar. Ayrıca bilinmeyen şey şu; Zeynep Atalay eski AP Senatörü Cenap Aksu'nun kızıdır. Babası arkadaşım, kendisi elimi öpen, saygılı bir insandır. Böyle şeyler durup dururken olmaz, acaba birilerinin nasırına mı bastık diyorum. Bir şaibe atarsın, tutmasa da izi kalır. Bu kadar sene sonra bizi de şaibeli yapmak mı istiyorlar?

Bu haberi yapanlara da soruyorum, bu nasıl ciddi haberciliktir?"

Türkiye'de artık en ciddi suçlar ve suçlular bile affedildiği için insanlar akıllarına eseni yapmakta bir sakınca görmüyorlar.

Tehdit, şantaj, iftira suç bile sayılmıyor. Onun için giderek değerlerin iyice kaybolacağına, bu tür saçmalıkları sık sık göreceğimize, duyacağımıza inanıyorum.

Benim, İsmet Sezgin gibi asıl anlayamadığım basının tiraj uğruna bu hatalara nasıl ortak olduğu..

Ulus'ta 'Perşembe' felci
Perşembe günleri İstanbul'un Ulus semtinde yaşam altüst oluyor. Trafik arapsaçına dönüyor. Akmerkez'de hırsızlık olayları ayyuka çıkıyor. Ana cadde üzerindeki "cafe"ler, restoranlar kapılarına çifte güvenlik görevlisi dikmek zorunda kalıyorlar.

Sebep?

Sebep şu; Perşembe günleri Ulus'ta "pazar" var. Pazar olduğu günler ise semtin nüfusu en az iki katı artıyor.

Bırakın çevrede oluşan karmaşayı, kirliliği ve hırsızlık olaylarını bir yana, işin en akıl almaz kısmı bu "pazar"ın iki semtin giriş kısmında, caddenin üzerine kurulmuş olması. Durum böyle olunca İstanbul'un trafik açısından en yoğun semtlerinden olan Ulus ve Etiler'e giriş, çıkışlar da sabahın erken saatlerinden akşama kadar engellenmiş oluyor.

Trafik, günboyu tam anlamıyla kilitleniyor.

Peki yok mu bu keşmekeşin bir çaresi? Tabii ki var. Belediye istese Perşembe Pazarı'nı kolayca ana caddeden arkalarda boş bir alana, fazla işlek olmayan bir sokağa çekemez mi? Tabii ki çekebilir.

Ama yolları kazıp, çukurlar açıp kapamaktan, kaldırımları söküp söküp yeniden yapmaktan vakit bulamıyor zavallıcıklar.

Ve halk çaresizlik içinde Beşiktaş Belediyesi'nin bu zamanı bulmasını bekliyor. Bakalım daha ne kadar bekleyecek?

Yazarlar sayfasina geri gitmek icin tiklayiniz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır