Okuyucumun biri çürümüş düzendeki pisliklere bir ilave olarak yaşadığı akıl almaz olayı bana aktarırken neredeyse ağlayacaktı. "Yaz Ahmet bey yaz, yaz da başkaları da benim gibi mağdur olmasın" diyordu.
İsmini şimdilik yazmayacağım dostum 18.5.1999 tarihinde sağlığı ile ilgili bir takım şikayetleri olduğu için Marmara Üniversitesi Hastanesi'ne başvurdu. Yapılan tetkikler sonunda akciğer kanseri olabilme ihtimali göz önünde bulundurularak, 20.5.1999 tarihinde göğüs cerrahi bölümünde ameliyata alındı. Akciğerinden 2 adet doku parçası çıkarıldı ve incelemenmeye yollandı. Bahsettiğim dostum alınan bu parçalardan bir tanesini Florence Nightingale Hastanesi'ne gönderdi. Diğer doku parçası ise orada kaldı. Patoloji bölümünde incelenecekti. Bir süre sonra akciğerleri ile ilgili raporu almak için bu bölüme başvurduğunda kendisine, "Akciğerden alınan bu parçanın kaybolduğu..." söylendi.
Bu kadar kısa bir süre içinde gerçekleşen bu rezilliği nereye şikayet edeceğini bilemiyor. Bereket ki diğer hastaneye gönderilen parça incelenmiş ve bu hastaneye bildirilmiş. Onlar da alınan bu bilgi üzerine rapor yazmış. Ya bu vatandaş ikinci parçayı öbür hastaneye yollamasaydı ne olacaktı?... Tabii kendisine, "Gel tekrar yat, bir daha operasyon yapalım" denilecekti.
Evet beyler burası üniversite... Şimdi bunun hesabını kimden soracağız. En üst merci YÖK olduğu için onlara yükleniyoruz ama beyefendilerin umurunda değil. Sanki gökten zembille inmişler... Birkaç gün sonra göreceksiniz Marmara Üniversitesi bir açıklama yapacak, bu konu YÖK ile ilgili değil, bizimle ilgili diyecekler. Tabii ağabeylerini korumaları lazım... Yapın açıklamayı da nereden yaparsanız yapın. Önemli olan bu tip rezaletlerin son bulması...
Bu otobüslerde günde 800 bin yolcu taşındığını ve yüzde 70'e yakınının akbil ile çalıştığını açıklayan bu yetkililer, "Durak gişelerinde dolum yapılan akbil hasılatları sözleşmelere rağmen, halk otobüsleri işleticilerine zamanında ödenmemektedir. Belediye taşıdığımız yolcunun bedelini 3 hafta sonra vermektedir. Buna karşılık zamanı geçen bir ödemeye de gecikme cezası tahakkuk edilmektedir" diyorlar.
Görüldüğü gibi onlarında dertleri varmış da biz bilmiyormuşuz. Evet hani bir söz vardır, "Yiğidi vur ama kılıcının hakkını da ver..." İşte ben özel halk otobüsçülerinin de bu vesile ile meselelerini yansıtmış oluyorum. Belediye yetkililerinin kulakları çınlasın...