Osmanlı da bizimdi, Cumhuriyet de bizim... Ama gelin görün ki Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluşunun 700'üncü yılında biz neyi tartışıyoruz: "Türkiye Cumhuriyeti Osmanlı İmparatorluğu'nun mirasçısı mıdır, değil midir? Osmanlı Türk müdür, değil midir?"
Bu tartışmanın nereden çıktığını aslında hepimiz biliyoruz. Sadece bu konuda değil, her alandaki zıtlaşma tekniğimiz buraya da sirayet etmiş durumda.
Bu çok basit ve ham zıtlaşma tekniği şundan ibaret: Benim karşımda olan neyi seviyorsa ben ona karşıyım... Mesela ben Atatürkçüyüm. Siyasal İslamcılar ise Osmanlı'yı seviyor. O halde ben bir Atatürkçü olarak Osmanlı'yı reddetmek için gerekçeler uydurmak zorundayım.
Zıtlaşma mantığı böyle olunca, Bosna mitingleri de dincilerin eline bırakılır, İstanbul'un fethinin yıldönümü şölenleri de. Bu arada din devleti sevdalısı da laik Atatürkçü ne derse tam tersini söylemekte, aslında iki taraf da cehalet denizinde yüzmektedir.
Türkiye'nin güney sınırlarının 100 kilometre ötesinde Suriye topraklarında kalır Caber Kalesi. Kalenin eteğinde Türk Mezarı olarak bilinen bir yer vardır. Osmanlı İmparatorluğu'nun kurucusu Osman Gazi'nin atası, Anadolu Selçukluları'nın kurucusu Kutulmuşoğlu Süleyman Şah ile Haçlılar'a karşı savaşan Selçuklu atabeki Nurettin Zengi'nin de yattığı söylenir burada. Ama Türk Mezarı asıl Osman Gazi'nin dedesinin istirahatgâhı diye bilinir.
Şimdi gelin 20 Ekim 1921'e gidelim. TBMM hükümeti ile işgalci Fransa arasında yapılan Ankara Andlaşması Türkiye'nin güney sınırını tespit eder.
Bu andlaşmanın 9'uncu maddesine göre Türkiye, Suriye topraklarında kalan Caber kalesinde muhafız bulundurup bayrak çekme hakkını alır. Birleşmiş Milletler kararı ile Fransız mandasına verilen Suriye topraklarında kalan bir yer Türk toprağı sayılmaktadır.
Bu yer, Osmanlı Devleti'nin kurucusu Osman Gazi'nin atası Süleyman Şah'ın Türk Mezarı olarak anılan Caber kalesi eteğindeki türbesidir.
Burası Türk toprağı sayılmış ve orada bir muhafız kıtası ve karakol bulundurularak sürekli Türk Bayrağı çekilmesi Andlaşmaya konulmuştur.
İşte Mustafa Kemal'in Anadolu'yu işgal edenlerle yaptığı ilk anlaşmaya koydurttuğu hüküm budur! Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu, Osmanlı devletinin kurucusunun ceddinin mezarını Türk toprağı saydırtmıştır.
Gerçeğin feneri en karanlık denizde bile yol gösterir. Geçmişte kurulan tüm Türk devletleri birbirinin devamıdır, bu anlamda bir reddi miras söz konusu olamaz.
Cehalet denizinin dalgaları ne denli yükselirse yükselsin gerçeği yutamaz: Büyük Selçuklu'dan Anadolu Selçuklusu, ondan da Osmanlı Devleti doğmuştur. Bunlar Türk devletleridir. Osmanlı'nın mirasçısı ise Türkiye Cumhuriyeti'dir.
