kapat

24.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
CAN DÜNDAR(cdundar@sabah.com.tr )


Türkiye 68'lilere emanet

Çalışma Bakanı Yaşar Okuyan'ın 12 Eylül dönemindeki tutukevi anılarını bir belgesel hazırlığı sırasında kendi ağzından dinlemiştim.

Mamak'ta yağlıboya ile kapatılmış camlarda açtıkları toplu iğne başı kadar bir deliğe gözlerini dayayıp, kış soğuğunda cezaevi bahçesine yatırılan tutuklulara nasıl zalimce dayak atıldığını gördüklerinde gözyaşlarını tutamadıklarını anlatmıştı: "Vurulan her coptan sonra solcu bayan tutukluların vücutlarından fışkıran kanı görüyor, acıyla başımızı eğiyorduk" diyordu Okuyan, adeta aynı acıyı yeniden yaşayan gözlerle...

Türkiye, Mamak'ta zorla, defalarca ve bağıra çağıra İstiklal Marşı okuttuğu o genç adamı, bugün sosyal güvenlik sistemini düzeltmesi umuduyla Bakan koltuğuna oturttu.

Vücutlarından kan fışkırtırcasına coplanan o gençlere ne olduğunu ise kimsecikler bilmiyor.

***

1966 yılında Türkiye'ye otostop yaparak gelen ve birkaç hafta Sultanahmet'te bir otelde kalan Joschka Fischer'in 33 yıl sonra bugün Alman Dışişleri Bakanı olarak en üst düzeyde ağırlanması ilginç değil mi?

Fischer, hippilik yıllarının ardından 1968'de öğrenci hareketinin içinde yer almış, Vietnam işgalinden sonra Frankfurt Amerikan konsolosluğunu işgal edip kızıl bayrak çekmişti.

Almanya o dönem bastıran terör dalgasında silahlı mücadelenin üzerine en sert önlemlerle yürürken, radikalleşen öğrenci hareketine tolerans göstermeyi becerdi. Kızılordu, "Alman sonbaharı"nda çökerken, gençlik hareketi 1970'lerin sonuna doğru barışı ve çevreyi kurtarma mücadelesine girişti, "meşrulaştı". Sokaklarda esen radikal rüzgarlar, Meclis çatısı altında ılımlı meltemlere dönüştüler.

Almanya, Joschka Fischer'i bu kez Yeşiller çatısı altında gördü. Eski anarşist, 1980'lerin ortalarında blucin altına giydiği spor ayakkabılarıyla Çevre Bakanlığı koltuğunda oturuyordu. "Dünyanın ilk Yeşil Partisi Bakanı", anti-nükleer gösterilerde yine en ön sırada yürüyordu.

Çevreci hareket, 90'lı yıllarda ilgi odağını, insan hakları sorununa çevirdi. Fischer de Türkiye'ye ikinci gezisini, insan hakları uyarısı yapma işleviyle ve bu kez Dışişleri Bakanı postuyla gerçekleştirdi.

Şimdi Türkiye, AB üyeliği için Fischer'in Helsinki'de vereceği desteği bekliyor.

***

1980'lerde Alman Çevre Bakanı Fischer'in en yakın danışmanı ve yardımcısı, 68 öğrenci hareketinin Fransa'daki öncülerinden Daniel Cohn-Bendit'ti.

"Kızıl Dany" lakaplı Cohn-Bendit, önceki gün Avrupa Parlamentosu'nun Türkiye ile ilişkilerini yürüten "Karma Parlamento Komisyonu"nun başına getirildi. Türkiye, bundan böyle Avrupa Parlamentosu ile diyalogu, Fransız Yeşilleri'nin bu popüler milletvekili üzerinden sağlayacak.

Cohn-Bendit de Fischer gibi Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne tam üyeliğini desteklemekte birlikte, bunun için öncelikle Ankara hükümetinin insan hakları ve Kürt sorunu konusunda kararlı adımlar atması gerektiğini savunuyor.

***

Kendi 68'lilerini apar topar ipe çeken Türkiye, şimdi Avrupa'nın 68'lileri ile görüşme masasına oturuyor. Onlara sicil raporu veriyor.

Kendi gençlerine dünyayı dar edenler, şimdi ülkenin yaş ortalaması 75 olan bir kuşak tarafından ve değişim umudu olmadan yönetilmesinden yakınıyorlar.

Zamanında ülkenin düşünen gençlerini gömenler, bugün gençlerin düşüncesizliğinden, sorumsuzluğundan şikayet ediyorlar.

1960'lar Türkiyesi'nin okuyan, düşünen, yazan, tartışan, savaşan ve sonra sert bir rüzgarda savrulan kuşağı ise hapishane anılarını yazarak ve vücutlarındaki öbek öbek cop izlerini bir dönemin belgesi olarak saklayarak Avrupalı kuşakdaşlarının Türkiye'de gördüğü itibarı biraz da gıptayla izliyorlar.

Fischer, Ankara'da görüşme masasına insan hakları uyarıları yerine, kendi hayat hikayesini koysa herhalde Türk yetkililere daha büyük ders vermiş olurdu.

Ülkeler, gençlerini kucaklayabildikleri ölçüde geleceğe yürürler.

Genç mezarlar üzerine basarak, sadece kendi mezarınıza yürürsünüz.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır