kapat

24.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
MEHMET ALTAN(maltan@sabah.com.tr )


Bir Yunan trajedisi gibi

Le Monde gazetesi birkaç gün önce, yüzyılın olaylarını tek bir gazetede topladı.

Okurların bir gün içinde 20. yüzyılın etrafında koca bir tur yapmasını hedefleyen bu özel sayı "Çağ" başlığını taşımaktaydı.

John Fitzgerald Kennedy'nin kısa yaşamını "Altmışlı yılların eşiğinde bir Yunan trajedi kahramanı" olarak özetleyen alt başlığa bu ilavede rastladım.

Geçtiğimiz cuma akşamı Kennedy'nin oğlu John John, karısı ve baldızı ile Atlantik Okyanusu'na çakılınca da, Washington Post trajedi geleneğinde ayrıcalıklı bir yeri olan Shakespeare'e yollama yaparak, "Eğer Amerika'nın bir Shakespeare'i olsaydı, Kennedyler'in hikâyesini yazardı" dedi.

Kennedyler'in trajedisi geçen cuma akşamından başlayarak tüm hafta boyunca Amerika'yı sarsaladı. Bu trajedi yaşanmasa, Ayın fethinin otuzuncu yıldönümü daha da öne çıkacaktı. Üstelik o da eski Yunan'dan bu yana süregelen bir insanlık rüyasıydı.

***

Trajedi kelimesi, Yunanca "keçi şarkısı" demek olan "tragoidia"dan gelmekte...

Trajedi, kederli ya da korkunç olayları yaşayan bir kahramanın kaçınılmaz olan yenilgisini, yüceltilmiş bir dille sahneliyor. Kederli ve umutsuz insani durumlar trajedinin hamurunu yoğuruyor.

Trajedi, Bereket ve Şarap Tanrısı Dionysos için yapılan şenliklerden doğmuş. Yarışmada birinci olana verilen keçi nedeniyle, trajediye "keçi şarkısı" denmiş.

Trajedide, bağ bozumu ve Şarap Tanrısı arasında "ölüm" kavşağında birleşen bir derin bağ var. Eski Yunanda toplum bu şenliklerde ölümle ve gelip geçen mevsimlerle yeniden hesaplaşırdı. Her defasında da insanoğlunun ölümünün en büyük trajedi olduğu inancı biraz daha pekişirdi.

***

Oğul Kennedy'nin ölümü de, Amerika için bir trajediye dönüştü. Trajedinin en önemli özelliklerinden biri olan "bir kişinin başına gelse de, temelde bütün topluluğu ilgilendirir olması" tam anlamıyla yaşandı.

Babası 46 yaşında vurulmuştu, kendisi 39 yaşında okyanusa çakıldı. Olayı izleyen herkes ölümü iki kez yaşadı. Hatta üç kez yaşadı, çünkü düğünü yapılacak olan Robert Kennedy'nin kızı Rory'di. Ve onun babası da seçim kampanyası sırasında vurularak ölmüştü.

Düğün, okyanus kıyısındaki Hyannis Port'da yapılacaktı. Bu malikhane, Başkan John Kennedy'nin babası tarafından inşa ettirilmişti. İçki yasağından istifade ederek zenginleşen Joseph Kennedy, Boston Belediye Başkanı'nın kızı Rose ile evlenmesine rağmen kentin Protestan aristokrasisine dahil olamamıştı. Hayatını, dört oğlu için çok parlak bir gelecek planlayarak bu malikhane ile Florida'daki villası arasıda geçirmişti.

***

Kennedy Ailesi'nin şaşalı malikanesinin bulunduğu ve John John'un biraz açığına çakıldığı kıyıları, kısacası Cape Cod'u geçtiğimiz mart ayının karlı bir gününde gezmiştim.

Yazlık siteler ve oteller bomboş, balıkçı lokantaları kapalıydı. Sağda solda mevsimin nisan ayında başlayacağını duyuran ilanlar vardı.

Yeni mevsimin eşiğindeki Cape Cod'u, Amerika'nın en ünlü ailesinin garip hikâyesinin bu son halkasının gelip oralara çengelleneceğini hiç aklıma getirmeden dolandım.

Aya ilk ayak basan Neil Armstrongu otuz yıl önce televizyonda izlemem gibi, Kennedy'nin Dallas'ta arabasının içinde vuruluşu gibi, Cape Cod da bu son olayla sıradan bir gezinti olmaktan çıkarak, uzun bir serüvenin parçası olarak hafızama kazındı.

Şimdi Kennedy ailesinin liderliğini yapan 67 yaşındaki Ted Kennedy'nin de başkanlık hedefi bu kıyılarda, gene böyle bir 17 Temmuz gecesi dibe çökmüştü. Onun da, baba evinin biraz daha uzağında, Chappaquiddick'te bir yazlığı vardı. Sekreteri ile gece yarısı oradan dönmekteydi. Araba kaza yaptı ve sekreteri de, Edward Kennedy'nin politik geleceği ile birlikte Cape Cod'da boğuldu.

Amerika, Kennedy ailesinin, birinciler kadar parlak şahsiyetler çıkaramayan ama birincilerle aynı trajik kaderi paylaşan ikinci kuşağının dramlarıyla bu hafta sarsılırken, bir büyük başarıyı da kutlamaktan geri kalmadı. Aya ayak basan ilk insandan ve Amerikan bayrağını aya dikmesinden bu yana tam otuz yıl geçmişti.

Aslında, kendi kendimize övünsek de, insanoğlunun geldiği nokta çok da parlak değil. Henüz düşünün ki, kendi galaksimizi bile keşfedemedik.

Bulunduğumuz galaksi sisteminin merkezinin "ay mı, güneş mi" olduğu tartışması insanlığın bin yılını aldı götürdü.

Güneşin merkez olarak alınması ancak 1453 yılında Kepler'e nasip oldu.

Bugünkü Amerika'nın rüyası ise Mars'a insan göndermek. NASA gelecek yüzyılın ilk çeyreğinden önce bunu gerçekleştirmek istemekte..

Mars yaşamakta olduğumuz dünya ile çok önemli benzerlikler gösteriyor.

Üstelik, çağdaş bilimin kapılarını açan Kepler de Mars'la çok ilgilenmiş. Çalışmalarının en önemli hedeflerinden birini Mars oluşturmuş.

Ama bu istek, yapılan hesaplamalara göre 500 milyar dolarlık bir kaynak gerektiriyor.

***

Perşembe sabahı Amerikan saati ile dokuzda John Kennedy Jr., karısı Caroline ve baldızı Lauren hazin bir törenle okyanusa "gömüldü".

Geldikleri sonsuza, çok genç bir yaşta okyanusları aşarak döndüler.

Evrenin sonsuzluğundaki Mars ise keşfedilmeyi bekliyor. Birey kendi kişisel yaşam serüvenini tamamlayıp sonsuzlukta kaybolurken, insanlık evrendeki sonsuzu keşfetmeye çalışıyor.

Bu çabaların en şaşmaz ve sadık yol arkadaşı ise eski Yunandan beri varolagelen trajediler...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır