kapat

24.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Eski bir anı, Vali Tandoğan'ın intiharı...

Sabahtan akşama siyasetle uğraşanlar arasında dahi, Cumhuriyet döneminin başbakanlarını sırasıyla doğru dürüst sayacak kaç kişi vardır bilmem...

Oysa bir de, adları artık unutulmaya yüz tutmuş olan o başbakanları, başbakan oldukları sıralarda görseydiniz...

Tek parti döneminde çok daha cakalıydılar. Cumhurbaşkanı İsmet Paşa'nın özel bir treni vardı, beyaz...

Başbakanlarla bakanlar ise, tren katarlarının sonuna özel takılan bir vagonla çıkarlardı gezilere...

Onların Ankara'dan her geziye çıkışında "rical-i devlet" geçirmeye gelirdi kendilerini, dönüşlerinde de karşılamaya...

1940'lı yıllarda Nevzat Tandoğan, 10 yılı aşkın Ankara Valisi'ydi...

Hoşuna gitmeyen bir Danıştay kararını yırtıp çöp sepetine atmış olmakla ünlüydü...

İçlerinde bazı bakanların yakın akrabalarının da bulunduğu bir "komünistlik davası"nda da, ailesi nedeniyle kendisini tanıdığı genç bir sanığa öğüt verirken:

- Size de ne oluyor, demişti, şayet komünizm yapmak gerekse, onu da zaten yaparız biz..

Çok partili döneme geçme rüzgarlarıyla birlikte astığı astık kestiği kestik bir vali olmakla tanınan Nevzat Tandoğan'ın da pupa yelkenli itibar teknesinde bir sallantı başlamıştı.

Derinlikleri pek anlaşılamayan bir nedenden ötürü Genelkurmay Başkanı Org. Kazım Orbay'ın oğlu Haşmet Orbay, Ankara'nın ünlü doktorlarından Neşet Naci'yi öldürmüştü...

Ankara Ağır Cezası'nda başlayan davaya tanık olarak Nevzat Tandoğan da çağrılmıştı...

Tanık olarak mahkemeye çağrılmak bir hayli gururuna dokunmuştu Tandoğan'ın. Ama cağrıldığı oturuma gitmişti ve Ağır Ceza Yargıcı -yanılmıyorsam- Emin Bey'in sorduğu sorulara oturduğu yerden yanıt vermeye heveslenmişti.

Ağır Ceza Yargıcı:

- Burası Mahkeme... Ayağa kalkıp öyle konuşun, demişti.

Böyle bir uyarı ise büsbütün gücüne gitmişti Nevzat Bey'in...

Ve tam o sıralarda ne oldu biliyor musunuz?

Ankara Valisi Nevzat Tandoğan inhitar etti.

Tandoğan'ın intihar nedeni de tam anlaşılamadı.Dolaşan söylentilere göre karısının üstüne genç bir hanımı sevmişti Nevzat Bey. Karısı da Nevzat Bey'i, İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım'a şikayet etmişti...

Ve de efendim...

Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, özel beyaz treniyle İstanbul'dan Ankara'ya dönüşlerinden birinde, kendisini karşılamaya gelen "devlet ricali" arasında Nevzat Bey'in yanağından küçük bir makas alarak:

- Nasılsınız küçükbey, demişti...

Söylentilere bakılırsa, Nevzat Bey'in intiharına, İsmet Paşa'nın yanağından aldığı makasla, "Nasılsınız küçükbey" sorusu neden olmuştu...

Cumhuriyet döneminin başbakanları...
Dr. Refik Saydam'lar, Şükrü Saracoğlu'lar, Recep Peker'ler, Hasan Saka'lar, Şemseddin Günaltay'lar...

Suat Hayri Ürgüplü'ler, Nihat Erim'ler, Naim Talu'lar falan da var tabii..

Sabahları saat 5 sularında güneş doğmadan Köyceğiz gölü kıyılarında dolaşırken bazen bunlar geçiyor aklımdan...

Sonra inlerle cinlerin top oynadığı, kimsesiz, durgun, masmavi uzanıp giden sulara Cahit Sıtkı'dan şiirler okuyorum:

Mektup alırsın

Her taraf gül gülistan

Derken cenaze geçer

Her taraf zindan

Mümkün olsa da insan

Her zaman gülebilse

Olmasa her neşenin sonunda hüzün

Acısı da tatlısı da ömrümüzün

Çok pahalıya oturur üstümüze

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır