Oysa bir de, adları artık unutulmaya yüz tutmuş olan o başbakanları, başbakan oldukları sıralarda görseydiniz...
Tek parti döneminde çok daha cakalıydılar. Cumhurbaşkanı İsmet Paşa'nın özel bir treni vardı, beyaz...
Başbakanlarla bakanlar ise, tren katarlarının sonuna özel takılan bir vagonla çıkarlardı gezilere...
Onların Ankara'dan her geziye çıkışında "rical-i devlet" geçirmeye gelirdi kendilerini, dönüşlerinde de karşılamaya...
1940'lı yıllarda Nevzat Tandoğan, 10 yılı aşkın Ankara Valisi'ydi...
Hoşuna gitmeyen bir Danıştay kararını yırtıp çöp sepetine atmış olmakla ünlüydü...
İçlerinde bazı bakanların yakın akrabalarının da bulunduğu bir "komünistlik davası"nda da, ailesi nedeniyle kendisini tanıdığı genç bir sanığa öğüt verirken:
- Size de ne oluyor, demişti, şayet komünizm yapmak gerekse, onu da zaten yaparız biz..
Çok partili döneme geçme rüzgarlarıyla birlikte astığı astık kestiği kestik bir vali olmakla tanınan Nevzat Tandoğan'ın da pupa yelkenli itibar teknesinde bir sallantı başlamıştı.
Derinlikleri pek anlaşılamayan bir nedenden ötürü Genelkurmay Başkanı Org. Kazım Orbay'ın oğlu Haşmet Orbay, Ankara'nın ünlü doktorlarından Neşet Naci'yi öldürmüştü...
Ankara Ağır Cezası'nda başlayan davaya tanık olarak Nevzat Tandoğan da çağrılmıştı...
Tanık olarak mahkemeye çağrılmak bir hayli gururuna dokunmuştu Tandoğan'ın. Ama cağrıldığı oturuma gitmişti ve Ağır Ceza Yargıcı -yanılmıyorsam- Emin Bey'in sorduğu sorulara oturduğu yerden yanıt vermeye heveslenmişti.
Ağır Ceza Yargıcı:
- Burası Mahkeme... Ayağa kalkıp öyle konuşun, demişti.
Böyle bir uyarı ise büsbütün gücüne gitmişti Nevzat Bey'in...
Ve tam o sıralarda ne oldu biliyor musunuz?
Ankara Valisi Nevzat Tandoğan inhitar etti.
Tandoğan'ın intihar nedeni de tam anlaşılamadı.Dolaşan söylentilere göre karısının üstüne genç bir hanımı sevmişti Nevzat Bey. Karısı da Nevzat Bey'i, İnönü'nün eşi Mevhibe Hanım'a şikayet etmişti...
Ve de efendim...
Cumhurbaşkanı İsmet İnönü, özel beyaz treniyle İstanbul'dan Ankara'ya dönüşlerinden birinde, kendisini karşılamaya gelen "devlet ricali" arasında Nevzat Bey'in yanağından küçük bir makas alarak:
- Nasılsınız küçükbey, demişti...
Söylentilere bakılırsa, Nevzat Bey'in intiharına, İsmet Paşa'nın yanağından aldığı makasla, "Nasılsınız küçükbey" sorusu neden olmuştu...
Suat Hayri Ürgüplü'ler, Nihat Erim'ler, Naim Talu'lar falan da var tabii..
Sabahları saat 5 sularında güneş doğmadan Köyceğiz gölü kıyılarında dolaşırken bazen bunlar geçiyor aklımdan...
Sonra inlerle cinlerin top oynadığı, kimsesiz, durgun, masmavi uzanıp giden sulara Cahit Sıtkı'dan şiirler okuyorum:
Mektup alırsın
Her taraf gül gülistan
Derken cenaze geçer
Her taraf zindan
Mümkün olsa da insan
Her zaman gülebilse
Olmasa her neşenin sonunda hüzün
Acısı da tatlısı da ömrümüzün
Çok pahalıya oturur üstümüze