kapat

21.07.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
banners
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


Bademcik kanseri

Can Yücel'in hastahaneye düştüğü günlerde tekerlekli sandalyede acımasızca çekilmiş bir görüntüsü geçiyor ekranlardan...

Can, hayat kadar keskin hançerli bitim sancılarıyla, yeniden hastahaneye götürülmüş ve bir gece kaldıktan sonra, veda selamını, sanırım bir ömürlük düşleriyle ısınmış kendi yatağından göndermek istediği için, evine geri dönmüştü..

Eve son geri dönüş...

Ve tekrar, çaresiz hastahane yatağı...

Tıbbın da bittiği yer..

Tanrı'dan umut kesilmez'in sonuna konan noktalar...

Ulus'da rahmetli Cemal Sağlam'ın yanında gece sekreter yardımcılığı yapmaya çalıştığım yıllardı.. Mahkemesi olduğu günlerin akşamında Hasan Ali Yücel gelirdi bizim odaya...

Ortaokuldayken Yurtbilgisi kitaplarında, Mustafa Kemal, İsmet Paşa, Abdülhalik Renda'dan sonra, Maarif Vekili olarak portre-fotoğrafını görmeye alıştığım Hasan Ali Yücel...

Birdenbire ortaya çıkmış yeni ve azgın bir muhalefetin önde gelen sözcülerinden Kenan Öner, Hasan Ali Yücel'e "Komünist" demişti.

Hasan Ali de onu mahkemeye vermişti.

Mahkeme, birine "Komünist" demenin suç sayılmayacağına karar vererek, davayı düşürmüştü...

İstanbul basını "Hasan Ali Yücel'in komünist olduğu kanıtlandı" diye manşetler çekiyordu...

Hasan Ali de bütün bu kasıtlı yanlışlıklar komedisini, belki düzeltirim umuduyla, mahkeme günlerinin akşamında Ulus'un gece sekreteryası odasına geliyordu...

Ne kadar renkli ve konuşmaları en yükseklere çıkan salıncaklar rüzgarında bir insandı...

İnsanlar dörde mi ayrılıyor bilmem ki... "Varlıklı olma" yarışına girenler, "var olma" yarışına girenler, her iki yarışı da denemeye çalışanlar ve her iki yarışın da dışında, kendilerince dünyadan geçip kaybolanlar..

Siyaset aynalarında da bunların hepsini birden çok rahat görebilirsiniz..

Can bir hastahane yatağında...

Kolay kolay unutulmayacak bir imajın ve zekanın insanıydı..

Bizim kuşağın ortak takvimini birlikte azaltmanın son sayfalarına bakışlardaki son ortaklıklar içindeyiz...

TV ekranlarından geçen tekerlekli bir sandalye...

Bir beş dize gidiyor tekerlekli sandalyeyle...

Köpek var taş yok

Taş var köpek yok

Taş var köpek var

Sıkıysa kıçın at taşı

Çünkü köpek kralın

Can mahkemelerde, cezaevlerinde süründürülecek bir insan mıydı?

Birlikte yedinci boyuttan on yedinci boyuta uçtuğumuz yer çekimsiz akşamlarımız vardı...

Tekerlekli bir hastahane sandalyesi...

Boş kağıtlar, dolu kağıtlar...

Radarsız ,algılamasız bir boşlukta takır tukur kıskaçlı, görünmez pavuryalar..

Sabahın erken saatleri..

Ve Can...

Ve canım o kadar bumburuşuk ki..

Sonsuz bir anlamsızlık içinde anlamsızlığa layık olmayı daha çok özlüyor gibiyim...

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır