Ekonomideki küçülme durdu ve canlanma başladı, borsadaki yükseliş rekor kırdı ve faizler inişe geçti.
Türkiye'nin problemi siyasettir. Hastalık da iktidarı her işe burnunu sokmak zanneden siyasetçilerin müdahaleciliği..
Dünyanın yeni düzeninde ekonomiler, yabani atlar gibi özgür olmak istiyor. Ama bizim siyasetçiler ata yular takmaktan, ona ağırlıklar vurmaktan ve diledikleri yerlere ganimet taşımaktan vazgeçemiyorlar.
İşler niye biraz düzelir gibi olmaya başladı?
Çünkü hükümet ve parlamento, bu yanlışı farketmiş ve düzeltmeye karar vermiş bir görüntü sergiliyor.
Ekonomi de işte bu görüntünün yaydığı umutla ayağa kalkmaya çalışıyor.
İnşallah yeni bir düş kırıklığı yaşamayız.
Koalisyon partileri meclisi 20 Ağustos'a kadar çalıştırmaya karar verdiler. Toplantı günleri haftada 5 güne çıkıyor ve çalışma saati 22.00'ye uzatılıyor.
Söylenen gerçekleşirse, meclisin halk katındaki itibarı yeniden ayağa kalkacaktır.
Önemli yasalar..
Meclis tatiline kadar çıkarılması hedeflenen ekonomik nitelikli yasalar çok önemli..
Uluslararası tahkimle ilgili Anayasa değişikliği, yabancı sermaye için Türkiye'nin cazibesini artıracaktır.
Vergi Kanunu'ndaki değişiklikler, yurt dışına kaçan veya yastık altına giren parayı, ekonominin dolaşımına sokacaktır. Başbakan Yardımcısı Bahçeli'ye göre Türkiye'den kaçan ve geri gelmesi beklenen para 30 milyar dolar düzeyindedir.
Haksız Rekabetin Önlenmesine dair yasa, Uzak Doğu'nun dampingli malları ile krize giren tekstil sektörüne hayat verecektir.
Çıkar Amaçlı Suç Örgütleri yasası, piyasalardaki mafyalaşmanın önünü keseceği için eşkıyanın değil devletin hukuku egemen olacak, girişim cesareti artacaktır.
İki büyük fırsat
Meclisin acil gündeminde daha pek çok tasarı var. Ama özellikle ekonominin sahip bulunduğu dinamizmi harekete geçirmek her şeyden daha önemlidir.
Çünkü sağlanacak ivme, sonbaharda IMF'nin mali yardımını da beraberinde getireceği için çok verimli bir yatırım etkisi yapacaktır.
Türkiye'nin önünde, özellikle dış sorunların ağırlaşacağı zor bir dönem bulunuyor.
Kıbrıs'ta zorlanacağız.. Apo ile ilgili yargı prosedürünün aşamaları ilerledikçe, Türkiye'yi kışkırtan baskılar artacak.
Batı dünyasının bu yolda hangi araçları kullanmayı göze alacağını bugünden tahmin etmek kolay değil. Ama IMF'nin bile "mengene" gibi kullanıldığını görürsek şaşmamalıyız.
O nedenle sonbahara kadar, özellikle ekonomiyi düze çıkaracak kararları hayata geçirme mecburiyeti vardır.
İşleri düzelen toplum daha dayanıklı olur.
Elini ateşe sokmaya kararlı bir iktidar var. Bu şanstır.. Ateşe körükle giden muhalefet anlayışı da sanki değişiyor.
Bu fırsatlar değerlendirilmelidir..