Dünyanın en hızlı işyerleri olan Formula 1 pistleri bugüne kadar az sayıda kazaya sahne oldu. Bilinen en büyük kazaların ilki, bugün pistlerin en hızlı sürücülerinden olan Kanadalı Jacques Villenueve'ün babası Gilles Villenueve'ün yaşamını 1982 yılında yaşamını yitirdiği kazaydı. Belçika Grand Prix'sindeki bu kazanın ardından yapılan araştırma, ortaya acı bir gerçeği koydu: Villenueve, pitstop (bakım) sırasında otomobilin etrafını saran ve 9 saniye gibi o zaman için müthiş bir derecede bakımını yapan ekibinin hatası nedeniyle yaşamını yitirmişti.
Sol tekerleğindeki bijona fazla yüklenme nedeniyle meydana gelen bir kilitlenme, ünlü yarışçının sonu olmuştu. Bunun üzerine, pistlerde takım çalışmasının önemi üzerinde durulmaya başlandı.
Pistlerdeki bir diğer "takım faciası" ise 1994 yılında meydana geldi. Dönemin en büyük Formula 1 yarışçısı olarak kabul edilen Brezilyalı Ayrton Senna, iki tur önce girdiği pitte durdurulması gerekirken durdurulmayınca bir bariyere çarptı ve yaşamını yitirdi. Bu kaza ile ilgili dava, aradan 5 yıl geçmesine rağmen sürüyor.
Formula 1 pistlerini en çok sarsan kazalardan biri ise geçtiğimiz hafta yaşandı. Pistlerin "Terminatör" lakaplı sürücüsü Alman Michael Schumaher, İngiltere Grand Prix'inde kaza yaptı. Ünlü pilot yarışın henüz birinci turunda; yani otomobil bakımdan henüz yeni çıkmışken önce arka tekerleklerinin, sonra da ön tekerleklerinin kilitlenmesi sonucunda lastik bariyerlere çarpmış ve ölümden dönmüştü.
Ortaya çıkan sahne gerçekten üzücüydü: Schumaher'in dirseğinin 3 yerinde ve sağ bacağında kırıklar vardı. Bundan sonraki üç yarışa katılamayacak, sezonun en büyük şampiyon adayı olmasına rağmen bu başarıyı yakalayamayacaktı.
Sürekli olarak ekip çalışmasının öneminden sözedip duruyoruz. Geçen hafta yaşanan ve milyonlarca Formula 1 izleyicisini kahreden bu kaza, ekip çalışmasının önemini bir kez daha ortaya koyuyordu. Takımın tüm kollarının aynı hassasiyet ve özenle çalışması gerektiği, belki de bu üzücü olayın ardından bir kez daha kendini gösteriyordu...