kapat

15.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Bir Leydi'nin Portresi
Broadway'de sergilediği oyun ile uzun süre gündemi sarsan Nicole Kidman, şimdi de "Eyes Wide Shut" (Gözleri Sımsıkı Kapalı) filmi ile Hollywood'u birbirine katarak "her role giren kadın" imajını sürdürmeye kararlı görünüyor.

Avustralya'dan 1990 yılında Amerika'ya geldiğinde Hollywood "Nicole Kidman" adı ile çalkalanmaya başladı. Hollywood'un son büyük keşfiydi o. Yetenekli, güzel ve çekiciydi. Days of Thunder'ın çekimleri biter bitmez Tom Cruise ile evlenmesi yapımcıları dehşete düşürdü. Kidman adı bir anda yok oldu. O artık Bayan Cruise idi. Tom Cruise ile evliliklerini anlatırken "Evlendikten sonra da her şeyin eskisi gibi olmasını planlamıştık," diyor. Ama işler umdukları gibi olmadı. Nicole bir anda film dünyasının hedefi oldu. Evliliklerinin reklam amaçlı olduğu dedikoduları yankılandı. Ama onları ne bu dedikodular, ne de etrafta gezen fısıltılar etkiledi. Dokuz yıllık evlilikleri ilk günkü gibi devam ediyor.

Tom'un eşi değil, Nicole
Nicole ise 1996 yılında çektiği "Bir Leydi'nin Portresi" filmiyle, Hollywood'da ne kadar iddialı olduğunu kanıtlayarak tekrar parladı. Tom Cruise'un gölgesinden sıyrılarak en iyi aktrisler listesinin başına yerleşti. Beş farklı karakteri canlandırdığı "The Blue Room" adeta Broadway'i salladı. Nicole "Tom Cruise'un eşi olmak da güzel, ama insanın kendisi olması gibisi yok," diyor.

Geçenlerde ölen ünlü yönetmen Stanley Kubrick'in, bir kıskançlık öyküsünü konu alan son filmi "Eyes Wide Shut"da eşi Tom Cruise ile başrolü paylaşan ve psikiyatrist bir çifti canlandıran Nicole Kidman, filmin açık sahnelerine yönelik eleştirileri cevaplarken, "Filmin tamamını seyrettiğinizde, bazı sahnelerin açık olması huzursuzluk yaratmıyor. Bence eleştirmenler yargılamadan önce filme bir bütün olarak bakmalılar," diyor.

Filmin yankıları sürerken yaşama veda eden Kubrick'in ölümü Nicole'ü çok etkilemiş. Londra'da yapılan cenaze törenine katılan Kidman, çekimler sırasında çok şey paylaştıklarını anlatırken, üzüntüsünü gizlemekte güçlük çektiği her halinden belli oluyordu.

Titiz, güçlü, kibar ve zarif
Kubrick ise başrol oyuncusu Kidman'ı mükemmel olarak nitelendiriyordu. Nicole "Sanırım bunu bana iltifat etmek için söylüyordu" dese de, bütün iyi yönetmenler gibi o da Nicole'i güzelliğinin yanı sıra titiz, güçlü, kibar, zarif bulurdu. Kubrick daha önceki bir röportajında Nicole Kidman'dan bahsederken "Kendine olan güveni beni her zaman etkiledi. Bütün özelliklerinin ve güzelliğinin farkındaydı. Bir Avustralyalı'ya özgü kahkahalarıyla etrafındaki insanları farkına varmadan etkilemeyi bilirdi. Dünyanın en büyük film yıldızlarından biriyle evli olmasına karşın hâlâ eski lise arkadaşlarıyla görüşecek kadar mütevazıydı," diyerek ondan ne kadar etkilendiğini anlatmıştı.

Nicole'ün başarısının altında iyi bir aile ve iyi bir eğitim yatıyor. Babası bir bilimadamı, annesi ise öğretmen. Nicole üç yaşında bale dersleri almaya başlamış. Kızıl saçları ve uzun boyu ile okulun en vasat öğrencilerinden biriymiş. "O zamanlar bundan nefret ederdim," diyor. En büyük hayali ise drama okuluna giderek bir gün ünlü bir oyuncu olabilmekmiş. Sonunda Sydney's Philip Street Theatre'da beş yıllık bir çalışmanın karşılığını Avustralya'nın en iyi aktrisi olarak almış. Ve dünyaya açılmış. Nicole'ün dünya çapında başarılı bir oyuncu olmasını "Practical Magic" filminde başrolü paylaştığı arkadaşı Sandra Bullock " hayatımda çalışmayı onun kadar seven ve onun kadar çok çalışan birini görmedim," diyerek açıklıyor.

Güçlü kadın rolleri
Kidman önceleri Days of Thunder, Batman Forever ve Malice gibi filmlerinde güzelliğini ön plana çıkaran roller canlandırmış. Kendisine sorulduğunda bunu "Tam bir hayal kırıklığıydı. 22 yaşında büyük bir aşk yaşadım. O zamanlar çok saf ve masumdum. Aşkın büyüsüne kapıldım ve kendimi Amerika'da buldum. Sidney'deki evimden ayrıldım ve oraya bir daha hiç geri dönmedim. Güzellik tabii ki önemli ama sırf güzel diye kabiliyetsiz birisine de tahammül edemezsiniz," diyor. Ardından birbirinden güzel karakter teklifleri gelmeye başlamış. "The Peacemaker"da canlandırdığı nükleer terörizm uzmanı ve "To Die For"da canlandırdığı güçlü Amerikan Kadını rolleri bunun en büyük kanıtı.

Mermer heykel gibi
Gerçekten de Nicole hayatın ona sunduğu tüm güzelliklerinin farkında ve bunları değerlendirmeyi iyi biliyor. Go-cart kullanıyor, çok hızlı bira içiyor ve Emir Kusturica, Lars von Trier gibi yönetmenlerle çalışmanın hayallerini kuruyor. Ünlü bir eşin gölgesinde kalmak hiç de ona göre değil. Kendini kanıtlamak ve yeteneklerini gün ışığına çıkartmak onun doğasında var.

Yönetmen Jane Campion ona "Bir Leydi'nin Portresi" filminde başrol teklif edince hemen tabul etmiş.

Kidman, karmaşık, anlaşılması güç bir kadın. Kısaca kendini böyle tanımlıyor. Ruhunun derinliklerinde yaşadığı boşluklar ve hüzünler zamanla onu daha çok olgunlaştırsa da, onu yıpratmaya yetmemiş. Selam vermek için duraksadığında, güzelliği ile mermerden bir heykeli andırıyor. Sandra Bullock onun için "Hiç bir film onun gerçek güzelliğini ekrana tam olarak yansıtamaz," diyor. Bu doğru, Kidman'ın güzelliği kelimelerle ifade edilebilecek birşey değil. Eğer sizi kendine hayran bırakmaya kararlıysa, bunu basit bir gülüş ya da bir bakışla başarabilir ve siz bile ona nasıl esir olduğunuzun farkına varamazsınız.

Derleyen: Şelale ÖZTÜRK


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır