kapat

10.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber Ýndeksi
Yazarlar
Günün Ýçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
Ýþte Ýnsan
Astroloji
Reklam
Sarý Sayfalar
Arþiv
Hazýrlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ.
CENGÝZ ÇANDAR(ccandar@sabah.com.tr )


Deve misali...

Deveye boynun niye eðri demiþler; nerem doðru ki cevabýný vermiþ. Bir süredir, bizim ülkenin durumu ve konularý da bunu andýrýyor. Neye el atsanýz, elinizde kalýyor; bir skandalý herhangi bir gün bir diðeri izliyor.

Türkiye, bir süredir "telekulak" ya da kimisinin deyimiyle "kocakulak çetesi" haberleri yani "dinleme skandalý" ile çalkalanýyor. Yukarýdaki özdeyiþ misali, bunda þaþacak hiçbir yan göremiyoruz. Türkiye'de hukuk rafa kaldýrýlalý epey bir zaman oldu. "Hukuk devleti" kavramý, sadece hükümet programlarýnda ya da yetkili demeçlerinde sözü edilen demagojik ve içi boþ bir kavram olmaktan öteye gitmiyor. "Hukuk devleti" tahrip edilirse, "devlet kurumlarý"nýn "hukuksuzluða" sapmasýndan doðal da hiçbir þey olamaz.

Zira dikkat edin ne vakit bir "çete"den söz edilse, burada örgütlenmiþ "bireyler" kastedilmiyor; "çete" mensuplarý hemen her seferinde "devlet memuru" konumundalar...

Tek baþýna da "çete" olunmaz; "çete" konusunda "tekelcilik" yok. Serbest pazar ekonomisi zihniyeti ve uygulamasý gereði, devlet yapýsý içinde bir deðil, birden fazla "çete" olduðu ortaya çýkýyor. Zaten, "dinleme skandalý" ile ortaya serilen "çetelerarasý mücadele"nin bir veçhesi. O sebeple, konunun üzerine gidilip, bir üst düzey görevliye iþten el çektirildiðinde ilk tepkisi "ilk raundu kaybettik" oluyor. Bu bir müsabaka. Devamý gelecek demektir.

Dolayýsýyla, uzak olmayan bir gelecekte, basýn ve kamuoyu, bu konularda habersiz kalmayacak demektir. Çünkü, "çetelerarasý mücadele" yayýn organlarý kullanýlarak, onlarýn aracýlýðýyla yapýlýyor. Aksi halde, eline dosya verilmeden ya da bilgi sýzdýrýlmadan hangi acar gazeteci "gerçeklerin üzerine örten örtüyü" kaldýrabilir?

Biri bir yayýn organýna birþey sýzdýrýyorsa, mutlaka rakibi de bir baþkasýna sýzdýracaktýr. Bakalým, yakýn gelecekte daha ne skandallarla çalkalanacaðýz...

Skandallar ve benzeri durumlar her ülkede olabiliyor. Bunda da þaþýrtýcý, özel olarak can sýkýcý bir durum yok. Önemli olan, ülkenin temel kurumlarýnýn "hukuk devleti" kavramýna ciddi olarak baðlýlýðý. Türkiye'deki sorun, skandal üretme kapasitesinden ziyade, iþte buradan kaynaklanýyor. Hukuka hukukçularýn fazla itibar etmediði bir ülkede veya en üst düzeydeki hukukçulardan biri, "hukuk devleti" olmadýðýndan þikayet ederken, bir baþkasý hukuku fütursuzca çiðnerse, bu skandallar önlenebilir mi?

Yargýtay Baþsavcýsý, gerek Anayasa'yý, gerekse Ceza Muhakemeleri Usžl Kanunu'nun açýk hükümlerini ihlal ederek belge elde edip, iddianamesine dayanak oluþturuyor. Bu yaptýðý "hukuk”" addedildiði anda "telekulak çetesi"nin ne günahý olabilir? Tersinden soralým: Eðer onlarýn uyguladýklarý yöntemler suç sayýlýr da, ayný yöntemler Yargýtay Baþsavcýsý'nýn "hukuk” mütalaasý"nýn dayanaðý olabilir mi?

Benzeri bir durum, Ýmralý mahkemesiyle ilgili. Davâ, usžl yönünden inanýlmaz sakatlýklarla malžl. Duruþmalardan çekilen avukatlardan biri, bu davânýn Strasbourg'dan dönmesinin kesin olduðunu, devletin bunu bildiðini ve Türkiye, Avrupa mahkemesinin yetkisini attýðý imzayla tanýmýþ olduðu ve iç hukuk buna tabi olduðu için, idam kararý halinde infazýnýn mümkün olmadýðýný söylüyor.

Geliþmeler bu yönde mi olacak, kestiremiyorum. Ancak, "hukuksuzluk hali"nin, Türkiye'de her geçen gün yeni bir kaosu beraberinde getireceðini ve ülkenin istikrar saðlama iþini içinden çýkýlmaz bir hale sokacaðýný görebiliyorum. "Hukuksuzluk"un da bir "hukuk"u olduðunu bilmiyor deðilim. Ancak, "evrensel hukuk"tan ayrýlýp, "hukuksuzluk hukuku"nu egemen hale sokarsanýz, ülkenin rejimini de yavaþ yavaþ deðiþtiriyorsunuz demektir. Buna bütün devlet kurumlarý, siyasi yapý, okur-yazarlarýn ve hatta toplumun önemli bir bölümü teþne de olabilir. Ama bu rejim türü, görülmemiþ bir þey deðildir. Adý vardýr.

Bir de, dünyanýn hiçbir yerinde kalýcý olamamýþtýr. 21.Yüzyýl'da olabileceði de neredeyse imkânsýzdýr...

Yazarlar sayfasýna geri gitmek için týklayýnýz.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGÝ BASIM YAYINCILIK SANAYÝ VE TÝCARET A.Þ. - Tüm haklarý saklýdýr