kapat

10.06.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
micro
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
Bayan Sabah
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ÇETİN ALTAN(caltan@sabah.com.tr )


"Bu da geçer yahu"

Hala daha doğduğu yerde oturup, bir yazı masası, bir yazı makinesiyle yaşlanmış olmanın da, kendine göre zaman zaman esen bazı meltemleri var.

Uzun yıllar öncesi yıkılıp kaybolmuş eski Cemal Paşa köşkünün bakımsız bahçesindeki üç dört çam ağacı gibi; kazara çocukluğumdan kalma bir cevizin, yahut atkestanesinin altında oynayan bazı miniklere rastladığımda, Fazıl Hüsnü'nün ünlü dizeleri dökülüyor dudaklarımdan:

Aşinası değiller hatıramızın

Severken aynı ağaçları

* * *

Önceki akşam, eski Kuşdili'nin Adalar'a bakan kıyısındaki teraslı "kafe"ye kadar uzandık.

Deniz, hızlı ürpertili koyu mavi ile durgun cilveli açık mavi, kendine özgü bir parsellenmeye, akşamın ılıman ışıkları altında uzanıp gidiyordu...

Oralara demirlemiş, içten takma motorlu küçük bir balıkçı sandalının, kıpkırmızı burnu görünüyordu sadece...

Ve askeriyeye ait dinlenme tesislerinin denizdeki siyahlı beyazlı dubaları...

Arada sırada çok surat yolcu vapurlarından biri geçiyordu uzaklardan... Ve tek tük bir gırgır teknesi...

Kınalı'nın tepesindeki, göğün gözüne batan çirkin verici antenleri...

* * *

Okuldayken hiç büyüyemeyecekmiş gibi çok ağır geçerdi yıllar...

Yalnızlık tatillerinde Caddebostan'dan kiraladığım bir kayıkla oralara kadar kürek çektiğim olurdu..

Kıyılar, bahçeleri denize kadar uzanan zengin villalarla zırhlanmıştı...

Bisikletle Çiftehavuzlar'ın arka yollarında dolaşabilirdik ancak. İki villa arasından denize kadar inen sadece daracık bir asfalt vardı. Onun sonuna kadar gitmek sanki uğurumdu.. Oraya kadar gider, okuduğum romanların da etkisiyle, bir sevgilim olmasını düşünürdüm.. Sonra da oturur namevcut sevgililere şiirler yazardım.

* * *

Ha seni bir de Türkiye'nin durumu var... Siyasetçilere göre büyük bir dünya devleti olan Türkiye'nin... Adam başına düşen okuldan geçmişlik süresi 3 yılı ancak geçen Türkiye'nin... 45 milyon insanın elini bile gazeteye sürmediği Türkiye'nin... Hukuk ve tarih bilincinden tümden yoksun Türkiye'nin... Bireylerine en zor gelen işin, kendi dilinde yarım sayfa yazı yazmak olduğu Türkiye'nin...

Ankara yönetimlerinin oligarşik bencilliğiyle ekonomik dengesizliklere değinmekten hoşlanmayanlar, Güneydoğu sorununu düşmanlarımızın yarattığını çınlatıp duruyorlar...

Geçen yüzyılda da beceriksizliklerin nedeni hep düşmanlardı. Trafik kazalarındaki ölüm oranlarının yüksekliğini de düşmanlara bağlamak, nasılsa gelmiyor akıllarına..

Ben Türk yönetimlerini bilmem mi?

Özellikle hamasetin arkasına sığınılmış, ilkel bir demagojiler orkestrasıdır o yönetimler... Ve söylemlerinin hiç değiştirimezler.

Yazar çizerlere bir türlü bitmeyen diş gıcırdatmaları da oradan gelir.

Ilıman akşam ışıkları altında Adalar'ın önünden, İzmit Körfezi'ne doğru değil de, bilinmez bir ufka doğru uzanıyormuş gibi görünen deniz, yine çocukluğumdaki kadar güzeldi...

Ve artık ne okullar bitecek, ne ilerde ben de büyüyecektim..

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır