Cinselliğin düşünce özgürlüğü, sınırsızdır. Kimse, kimsenin düşüncelerine engel olamaz. Bu nedenle, engel olunmayan bir konuda "fantezilerinizi kullanmayın" önerimiz kişilerde, yetersizlik ve suçluluk duygularına neden olabilir. Kaldı ki, böyle öneriyoruz diye, düşünce fantezilerinden de vazgeçilmez. Çünkü bu fanteziler onların dünyalarının bir parçasıdır.
Erkekler genellikle başka kadınlar ya da kendi tutkularıyla ilgili hayaller kurarlar. Kadınlar ise daha çok, geçmişte yaşadıkları güzel ve tatlı anları yeniden süsleyerek yaşamak isterler.
Kuşkusuz bu tür fantezilerde, patalojinin (cinsel sapmalar ya da tercihlerin) eşiğinde olanlar da vardır. Eğer tüm birleşmelerde, aynı düşünce ve eyleme takılıp kalma yoksa, bu fanteziler kullanılabilir.
Bizim insanlarımızın yaşadıkları fanteziler genellikle müzik, kırmızı ışıklı, alkollü, bir ortamda aynada kendilerini seyretmek ya da bir pornoya bakmak, açık saçık sözler, eşini ya da kendisini bir başkasıyla birleşiyormuş gibi konuşturmalar, bu konuşmalarda müstehcenliğin ötesine geçme türünden sık rastladığımız örneklerdir.
Yapay penisler, vibratörler, çeşitli gıdıklayıcı materyaller daha çok bu gereçleri bulabilenler için birer katalizör olurlar. Ancak yeri gelmişken şişme bebekler konusuna da değinmemiz gerekiyor. İçi hava dolu naylon bir bebek düşünün... Bunu satın alan erkek, onunla cinsel birleşme yapacaktır. (Tıpkı bir ölüyle birleşme yapar gibi sakıncalı ve ruhsal yönden tehlikeli bir tutku.)
Boyanın bir tercih sebebi olması düşündürücüdür. Traji komik bir yorum yaparsak. Bu boya bir bebeğin daha önceden "el değmemiş" ve "koklanmamış bir gül" olduğunu kanıtlıyor. İyi ama, zaten bebek satın alırken ambalajdan çıkarılıyor. Bu durumda "ya bebek ambalajlanırken, birinin tecavüzüne uğradıysa?" diye mi düşünülüyor.
Ya da erkek, erkekliğini kanla yazar gibi bir gurur mu duyuyor?
Siz ne dersiniz deyin, cinselliği bizler böyle algıladığımız sürece ne insan ilişkilerini, ne estetiği, ne orgazmı tam yakalayamayız...