1999 yılı ikinci yarısıyla ilgili bütçe tartışmalarının yoğunlaşmaya başladığı şu günlerde; "bütçe açığı" olarak ortaya çıkan tablo, olaya ayrı bir boyut kazandırıyor.
Bütçe açığını, uluslararası genel kabul görmüş ilkeleri de gözönüne alarak, başlangıç ödeneği ile kıyasladığımızda, 1999 yılı açısından ürkütücü bir tabloyla karşılaşıyoruz. Uluslararası genel kabul görmüş ilkelere göre, bütçe açığının, başlangıç ödeneğine olan oranının, yüzde 10'u aşmaması gerekiyor. Sanayileşmiş ülkelerle ilgili olarak yapılan bir araştırmada, 23 yıllık bir dönemde bu oranın ortalamasının, yüzde 1.5-4 arasında değiştiği saptanmıştır.
Türkiye'de bu oranlar, gerçekleşen tutar itibariyle son üç yılda tablodaki gibidir. 1999 yılı bütçe açığı, 1999 yılının ilk dört aylık açığı olan 3.531 katrilyon bazı alınmak suretiyle tahmini olarak hesaplanmıştır.
Bütçe açığının, başlangıç ödeneği içindeki payı 1997'de yüzde 35,7 iken, 1998'de olumlu yönde azalmış ve yüzde 26,9 olmuştur. 1999'un ilk 4 ayını baz alarak yıllık bir hesaplama yaptığımızda, bu oranın yüzde 44'e fırladığını görüyoruz. Kuşkusuz, 1999 için kesin bir tahminde bulunabilmek, yıl sonu tutarların belli olmasına bağlıdır. Dileğimiz, oranın aşağı düşmesidir.
1999 yılı ilk dört aylık bütçe açığını, gelir ve giderleri gözönüne alarak yandaki tabloda görüyoruz. Görüldüğü gibi, giderlerimizdeki TL. cinsinden artış, gelir artışının neredeyse iki mislidir. İlk dört ayın bütçe açığı, endişe verici boyuttadır.
1999'da başta bütçe olmak üzere, ekonomik göstergelerin bozulmaya başlaması, piyasa mekanizmasının hâlâ siyasal müdahalelere açık olması, yapısal reformlar konusunda adımlar atılmaması, dünyanın krizden çıktığı şu günlerde, Türkiye'yi ciddi ekonomik kriz ortamıyla karşı karşıya bırakıyor.
