Merve gündemden çıkıyor.
Hükümet kuruluyor..
Futbolda şampiyonluk yarışına nokta konuyor.
Bu hafta sonuna kadar herşey bitiyor..
Sanki herşey ince ince planlanmış gibi..
Herşey bitiyor ve...
Dava başlıyor..
Pazartesi günü saat 10.00'da..
İmralı Adası'nda...
Türkiye'nin kana bulanan yakın tarihinde dönüm noktası olacak dava start alıyor..
"Sanıklar getirildiler..
Bağlı olmayarak yerlerine alındılar.
Müdafiler hazır..
Açık olarak duruşmaya devam olundu."
Bu "girizgah"ı Ankara Radyosu'nun Yassıada saatinde ilk kez dinlediğimde henüz 12 yaşındaydım.
Aradan geçen 38 yılda Yassıada Başhakimi Salim Başol'un tok sesinden duyulan bu sözler hiç silinmedi belleğimden...
Türkiye, yakın tarihiyle hesaplaşmıştı.
O hesaplaşma sonrasında ortaya çıkan siyasal ve toplumsal tablo, bizim kuşağın ve sonraki kuşakların hayatlarına damgasını vurdu..
O tablodan "zuhur" eden Süleyman Demirel, bugün ülkenin Cumhurbaşkanı..
O hesaplaşma sonrasında siyasette yıldızı parlayan Bülent Ecevit de Başbakan.. Pazartesi günü, saat 10.00'da yargıçlar yerini alıp, müdafiler ve müdahiller de sıralarına oturunca...
15 yıldır beklenen an gelecek..
Bıyıklı, göbekli, esmer adam sanık sandalyesindeki yerini alacak..
Ve "dava" başlayacak..
Bu davanın hiç kuşkusuz 38 yıl önceki Yassıada davasıyla hiçbir ilgisi yok..
Yegane benzerlik, duruşmaların Marmara'da bir adada görülüyor olması..
Ancak sonucunun, tıpkı, 38 yıl önceki dava gibi Türkiye'nin önündeki on yıllara damgasını vuracağı kesin..
Türkiye tarihiyle hesaplaşmayacak Pazar günü.. Yakın tarihinde kaderini kana ve acılara bulayan uğursuz yılların hesabını görecek..