kapat

27.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
A. SAVAŞ AKAT(aakat@sabah.com.tr )


İthalat zenginliktir

Türkiye'de eski usul merkantilist düşünce hala çok yaygın. Merkantilizm 19.uncu yüzyıl öncesinde İngiltere dahil Avrupa'da hakim olan görüşün adı. Sözcüğü daha önce duymamış okuyucularımız için açıklayalım.

O devirde ekonomik faaliyetin amacı altın biriktirmek zannedilirdi. İhracatın ülkeye altın getirdiği, ithalatın ise götürdüğü bilinirdi. Buna göre, ihracatın yararlı, ithalatın zararlı olduğuna karar verilmişti. Altın girişi artsın diye ithalat engellenirdi.

Adam Smith ve David Ricardo gibi iktisat biliminin kurucuları merkantilist mantığın yanlışlığını kanıtladılar. İthalatın ülke için çok yararlı olduğunu ve serbest bırakılması gerektiğini savundular. Böylece liberalizm ortaya çıktı.

Ama merkantilist politikalar ülkelerin çoğunda süregeldi. 1929'da büyük buhranın derinleşmesinde herkesin ithalatı düşürme çabası hayati rol oynadı. 1945 sonrasında yavaş yavaş gümrüklerdeki engelller bütün dünyada kaldırıldı.

Türkiye serbest ticarete ancak 1987'den sonra geçti. Nihayet 1996'da AB ile Gümrük Birliği Anlaşmasını imzalayarak liberal bir ithalat rejimini sahiplendi. Fakat, düşünce tarzımız ona rağmen değişmedi.

Altının yerine dövizi koyun. İktisatçılar da dahil, büyük çoğunluk ithalatın ekonomi için kötü olduğuna bugün de inanıyor. Sürekli döviz bitecek korkusu ile yaşıyoruz. Halbuki gerçekler çok farklı.

Son sayılar
Bu hafta Mart dış ticaret sayıları yayınlandı. Kısaca gözden geçirelim. İhracat geçen yıla kıyasla yüzde 13.3 düşerek 2.1 milyar dolar olmuş. İthalat ise (sıkı durun) yüzde 34 azalarak 2.8 milyar dolarda kalmış.

Buna göre dış ticaret açığımız yüzde 61 küçülmüş. Mart ayında dış ticaret açığı sadece 0.7 milyar dolar. Geçen yıl 1.9 milyar dolarmış.

Üstelik bu yeni bir olay değil. Türkiye'nin ithalatı Ağustos'dan bu yana hızla azalıyor. Ocak-Mart dönemi ithalat düşüşü yüzde 31. Son dört ayda yüzde 28. Altı ayda yüzde 21. Yıllık bazda bile yüzde 14 azalma var.

Manzara çok açık. 1999'un ilk çeyreğinde Türkiye dışarıdan neredeyse üçte bir daha az mal satın almış. Neden? Çünkü içeride talep düşmüş. Vatandaş tüketmiyor. Müteşebbis yatırım yapmıyor. İç taleple beraber doğal olarak ithalat da geriliyor.

Şimdi buna sevinecek miyiz? "Oh, ne güzel, tüketmemişiz, yatırım yapmamışız" diye mutlu mu olacağız? Döviz fazlamız artıyor diye bayram mı yapacağız? İthalat azalıyor diye Türkiye ekonomisinin çok iyiye mi gittiğini söyleyeceğiz?

İthalat iyidir
Tam üç yıl önce, 2 Haziran 1996'da bu sütunda "İthalat İyidir" başlıklı bir yazım çıkmış. Bir açık piyasa ekonomisinde ithalatla büyüme arasındaki sağlıklı ilişkiye işaret etmişim. İthalatın artmasından değil, azalmasından korkmak gerekir demişim.

Başka ülkeler için de aynı ilişkiyi gözlüyoruz. İşte Japonya. Son sayılar göre 125 milyar dolar dış ticarette, 120 milyar dolar cari işlemler dengesinde fazlası var. Çünkü dört yıldır ekonomisi küçülüyor. Her geçen gün sorunları ağırlaşıyor.

Diğer taraftan örnek ise ABD. Bu yıl dış ticaret açığının 300 milyar dolara ulaşması bekleniyor. Ama rekor büyüme hızları tutturuyor. AB ve Japonya ile arasındaki farkı her geçen gün açıyor. Ters bir soru ile bitirelim. Türkiye'de herkes ithalatın artmasından korkuyor. Ben artmamasından korkuyorum. Ya ithalat artmazsa? O zaman ne yapacağız?

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır