kapat

27.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Siber Haber
L E I T Z
Sofra
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Hayırlı tatiller

ULAŞ BIÇAKÇI


Turizmin bin türlüsü keşfedilmişken nedense tatil deyince hâlâ bu mevsimler ve şöyle bir manzara akla gelir; kumsalda boylu boyunca uzanıp, döne döne, döner kebap misali adamakıllı yanacaksın.

Güneşte yanma meselesi nereden çıkmış biliyor musunuz? Onsekizinci yüzyılda Endüstri Devrimi olmuş; buhar gücünden makine elde edilmiş ve makine üretime sokulunca da fabrikalar ortaya çıkmış.

Bu yeni üretim şekli insanların tüm yaşamını değiştirmiş. O zamanlar şehirlerde yaşayan aristokratların tenlerinin beyaz olması makbulmuş. Kırsal kesimdekilerin ise açık havada güneşin altında çalıştıkları için tenleri koyu (amele yanığı) olurmuş. Fabrikalarda çalışmak üzere kırsal kesimden şehirlere göç ettiklerinde, kapalı alanda çalışmaya başladıkları için tenleri beyazlaşmış. Buna sinirlenen şehirliler, "şu köylülerden bir farkımız olsun" diye çare aramış ve çözümü deniz kenarlarına koşup yanmakta bulmuşlar.

Güneşte yanma böyle başlamış ve tatil şimdiki yaşamın takıntısı haline gelmiş. Üstüne üstlük bir sürü zorlukları da varken; izin alamama, zaman bulamama, "tatilden döndüğümde ya koltuğumu yerinde bulamazsam" endişesi, güneş yanığından kanser olma tehlikesi, korunmak ve bilimsel bir şekilde yanmak için kozmetik bilgisi ve bütçesi, hava alanlarında veya otobüs terminallerinde sürünmek veya otobüslerde ya da kendi aracınızda bir şoför hatası nedeniyle toplu katliama uğrama korkusu (bu şoför siz de olabilirsiniz), taş gibi ağır bavulları oradan oraya taşımak, kalacağınız yere gidince beklentilerinizi bulamamak, çıkmadan önce üstüne giyecek bişiler, dönerken de ona buna hediye almak, rejimi bozup kilo almak, tatilden yorgun döndüğün hatta çıkmadan önce hayallere ve muhabbetlere dalarak işi savsakladığın için patrondan fırça yemek ve de bu işe para ayırmak gibi.

Beni asıl düşündüren gerçekten çok çalışmak durumunda kalanlar ve bu işe bütçe (Türkçesi para) ayıramayanların durumudur. Mutlaka tatile çıkmak lazımdır şeklindeki tavsiyeler karşısında insanlar çok çalıştıklarına, "enayi" olduklarına, zavallı olduklarına karar veriyor, mevcut streslerine stres katıyor, işlerine, eşlerine, yaşadıklarına küsüyorlar. "Tatil yapmalısın" öğütleri o zaman bir işe yaramayı bırak tersine durumu kötüleştiriyor.

Bir finansal danışmana, "paramı nasıl arttırabilirim" şeklindeki bir tartışmada, bir hanım, "Benim param yok sayın danışman, ben ne yapacağım" diye sormuş ve ondan şu yanıtı almıştı: "Oh ne güzel, paranız yoksa para yatırımı konusunda hiç bir sorununuz yok demektir." Paranız ve zamanınız yoksa tatil sorununuz da yok demektir o zaman. İşte biz danışmanlar sorunlarınızı böyle kolayca hallediveririz.

Neyse ki, şimdi Internet'te sanal tatil gerçekleşebilecek diyorlar. Ama o da zaman ve para isteyecek. Size hayırlı tatiller. Siz kendi kendinize takılın ama hayata küsmeyin.


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır