|
Genç "eleman"a mektup (negatif)
Merdivenin ilk basamağında...
Okulu bitirdin ve bir işe girdin. Sana bir masa verdiler. Bir bilgisayarın bile var. Öğrencilik yıllarının avare havası geri gelmemek üzere geçti gitti.
Daha yirmilerindesin. Kariyer merdiveninin henüz ilk basamağına adım attın ama ama "gerçek" hayat tüm sorunları ve stresi ile omuzlarına bindi bile. Yükselmek, daha fazla para kazanmak, daha iyi yaşamak istiyorsun.
Ancak hayat o kadar zor ki...
Belirsizliğin sisi
Yeni bir işe girdiğinde önce belirsizlik bulutları üzerine çöker. "Yukarısı"nın senden tam ne istediğini bir türlü belirleyemezsin. Öncelikler ve önemli görülen şeyler sık sık değişir. Sorular çok cevaplar azdır. Her yaptığında bir eksik bulurlar. Bunalır gibi olur, sıraların ve anfilerin özlemini çekersin.
Ayağının altındaki zeminin kaydığı duygusu, yalnız sende değil genel müdürde bile var. Belirsizlikten ürkme. İşini yapmaya bak. Öndeki otomobilin stop lambasını görebiliyorsan, yoluna devam et, sisten korkma...
Kırılganlığa gerek yok
İşteki ilk sorun ve aksaklık seni canevinden vurabilir. Değerinin bilinmediğini düşünebliirsin. Ailesinin prensi, arkadaş çevresinin prensesi, artık işyerinde "herhangi" bir eleman olmuştur. Her sözden alınır, her davranışın ardında bir hor görme ararsın. Suratın asılır, uykuların kaçar. Gözün yeniden iş arama ilanlarına kayar...
Yeni işe girdiğinde kırılganlığın pençesine düşmekten sakın. Müdürünün eleştirisi o gün biraz sert yapılmış olabilir. Sana soğuk davranan arkadaşının aklı da belki kendi sorunlarındadır. Direncini artırmaya ve bu direnci daha yüksek performansın temeline oturtmaya bak. Kalbinde her "çıt" sesi duyduğunda iş değiştirmeye kalkma. İş hayatının gerilimi üç aşağı beş yukarı, her işyerine aynıdır. Strese dayanıklılığını yükseltmeye gayret et. Çok sık iş değiştirdiğinde, değerli yılların ve en yaratıcı dönemlerin, hep stajyer statüsünde geçer. İş değiştirmeyi yalnız, işini sevemediğinde düşün. Aynı yollardan, bugün kendinden emin görünen şeflerin de geçti. Sen de başarabilirsin.
Öğrenmeye övgü
İşe biraz ısındığında ise okulda öğrendiklerinin pratikle pek alakasının bulunmadığını görürsün. Bir şey sormak istediğinde yardımcı olan çıkmaz. Çaresizlik etrafını sardığında, herkesin gözü sendeymiş gibi gelir. Kendini yetersiz hissedersin. Sandalyende çivi varmış gibi kıvranır durursun.
Okulda öğretilenler, bilgi yolculuğuna çıkmak için yalnız bir vize niteliği taşır. Gerçeklik ülkesini bizzat adımlayarak tanıyacaksın. Okuyacak, araştıracak, sorunlara kafa yoracaksın. İşyerinde öğrendiğin iblgilerin miadı da çabuk dolar. Onlara da fazla güvenme. Bu nedenle her geçen gün yeni bir şeyler öğrenmeye gayret et. Altı ay veya bir yıl öncesine göre, bilgi ve beceri düzeyinin artıp artmadığını en iyi sen bilirsin. Müdürün seni lise öğretmeni gibi ikide bir sözlüye sokmayacağı için, öğrenmeye ara verdiğini anlamayabilir. Ancak altı ay öncesine göre bilgi-beceri grafiğin yükselmemişse, bunun faturasını eninde sonunda ödeyeceğini de aklında tut.
Dokuz-beş sendromu
Zaman geçtikçe işini, işyerini sevmeye başlarsın. Senden beklenen işi tam olarak yerine getirdiğinde içine bir huzur duygusunun sıcaklığı yayılır. Bu huzur seni rahatlatır ve kendini günlerin akışına bırakırsın. Kıdem süren arttıkça kendini güvende hissedersin. Bu monotonluk bir süre sonra senin yeteneklerini geliştirmeye yollarını tıkar.
Bu sendromdan ancak araştırarak, katma değer üreterek, yeni sorunlara yeni çözümler bularak kurtulabilirsin. Kariyer merdiveninde yükselmen de ancak bu tür bir çalışma ile mümkün olabilir. Farklı olduğunu, işyerinin sorunları üzerinde kafa yorduğunu, çevrene göster. O zaman kimse seni kaybetmek istemez. İş güvenceni bireysel olarak artırmanın diğer bir yolu da müşteri kitlesine mümkün olduğu kadar yakın ve onlara yararlı olmaktır.
Sen bir tanesin
Öğrenmek, araştırmak kabul ama, koşullar da o kadar hızlı değişiyor ki izlemekte zorlanıyorsun. Dün açılan pazar bugün kapanıyor. İki yıl önce peynir-ekmek gibi satılan malın bugün kimse yüzüne bakmıyor. Yeniliklere uyum çabası zaten seni yorarken, Müdür Bey, senden gelecek ile ilgili tahmin ve projeksiyon yapmanı da istiyor. "Kim bu kadar işin altından kalkabilir ki." diye düşüyorsun... Her insan ayrı bir dünya. Hiçbir beyin, hiç bir çift göz birbirinin aynısı değil. Olayları ve insanları gözlemlediğin, okuyup araştırdığın takdirde gerekli tüm ipuçlarını yakalarsın.
Şirketin müşterileri ile konşutuğunda, sokaktaki insanın davranışlarına baktığında, hedef kitleni büyüteç altına aldığında, sır gibi grünen olayların perdesi kalkar. Yeter ki sen kendine güven ve beceri düzeyini sürekli yükselt. Hİç bir kimsenin aklına gelmeyen çözümü sen bulabilirsin. Sen bir tanesin, sen özelsin. Ancak seni özel kılacak olan, senin direncin, azmin ve çabandır... Senin beyninin teri, göz nurun ve karşındaki insanlara göstereceğin saygıdır.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|