|
Sıfırdan zirveye: Özdilek
Babasından kalan bir evi satarak havlu ticaretine giren Hüseyin Özdilek, bugün entegre üretim tesisleri ve dev alışveriş merkezleriyle Türk ekonomisine büyük girdi sağlayan bir işadamı
AÇIL SEZEN
Türkiye için "fırsatlar ülkesi" diyenler gerçekten haklı. Türkiye, çalışmayı bilen, dürüst, güvenilir ve yaratıcı insanlar için gerçekten fırsatlar ülkesi. Başarmak isteyenler için sıfırdan zirveye ulaşmanın en kolay olduğu ülkelerden biri Türkiye. Hüseyin Özdilek, bunun en güzel kanıtlarından biri. Otoriter ama paylaşımcı, pederşahi ama mütevazı. Babasına ait bir evi satarak başladığı havlu üretiminde, ülkesinin adını dünyanın 10 devi arasına yazdırmış. Bugün ise Türkiye'nin dört bir yanına yayılan Özdilek Alışveriş Merkezleri'ni geliştiriyor. Hüseyin Özdilek ile sıfırdan başarıya giden yolu konuştuk.
Türk ekonomisinin bugün bulunduğu nokta neresi?
Türk ekonomisi, dünyanın en büyük 15 ekonomisinden biri. 200 milyar dolar milli geliri olan bir ülke. İniş çıkışlar olmasına rağmen enflasyonla mücadelenin başarısıyla bağlantılı olarak stabilizasyonu da sağlayabilecek.
Eksiklerimiz neler?
Dışarda pazarlama konusunda sıkıntılarımız var. Gelişmiş ülkeler tekstil üretiminin yüzde 50'sini ihraç ederken, biz 130 milyar dolarlık dünya tekstil pazarında sadece 7.5 milyar dolar ihracat yapabiliyoruz. Bu da yüzde 7'lik bir ihracatı gösteriyor.
Diğer ülkelere göre avantajlarımız neler?
Tekstilde avantajlarımız bol. Türkiye bir pamuk ülkesi. Bu nedenle maliyetlerimiz daha uygun. Aynı kalitede malı çok daha çabuk çıkarabiliyoruz. İhracata diğer ülkelere göre çok geç başlamamıza rağmen aldığımız yol sevindirici.
Özdilek bu ekonomik portrenin neresinde duruyor?
Biz yumurtayı bir sepete koymadık. Yaklaşık 30 yıl önce başladığım havlu üretiminde bugün dünyanın en büyük 10 havlu üreticisinden biriyiz. Havlu işinde ciromuz 45 milyon dolar. Bunun 23 milyon dolarını ihracat gelirimiz oluşturuyor. Entegre tesislerimizde hammaddeden başlayarak üretim yaptığımız için sabit maliyetimiz azaldı ve güçlü bir sermaye yapısı kurduk.
Sermaye yapınızın gücü alışveriş merkezine geçişinizi nasıl etkiledi?
Satıştan sonra sanayide 24 saat çalışma imkanımız oldu.
Nakit para akışımız artınca, üretimimizi sattığımız küçük dükkandan beri hayalini kurduğumuz bir alışveriş merkezi kurmaya karar verdik. 1984 yılında Bursa'da 400 FD'lik bir dükkanla başladı alışveriş merkezimiz. 1990 yılında genişlettik.
Ve sonra yayılmaya başladınız...
Evet. Önce 70 bin çeşit ürünün satıldığı Afyon mağazamızı açtık. Onu Bursa Kaplıkaya'da bir hipermarket ve İzmit'te 34 bin mÿFD kapalı alanı, 10 bin mÿFD alışveriş merkezi bulunan üçüncü mağazamızı açtık. Günde 16 saat, kafeden restorana, çocuk eğlence merkezlerinden mescite kadar tüm birimlerimizle hizmet veriyoruz. Bursa çıraklık, Afyon kalfalık, İzmit ise ustalık dönemimiz oldu.
Alışveriş merkezleri nakit akışınızı sağlıyor. Bu bütçenizin ne kadarını oluşturuyor?
Tabii. Alışveriş merkezlerimizden büyük ölçüde sıcak para geliyor. Bu da geçen yıl 100 milyon dolar olan ciromuzun yüzde 60'ını oluşturuyor. Böylece sermaye yapımız daha da güçleniyor.
Neden şehir içi yerine şehir dışını tercih ediyorsunuz?
Eskiden öyleydi ama artık yavaş yavaş şehir içine kayıyoruz. İnsanlar artık şehirlerden uzaklaşmak istiyor. Biz de buradan geçen insanlar bizden bir çay da olsa içsin istiyoruz. Müşterimizi misafir olarak kabul ediyoruz. Sonra mağazalarımız çok büyük alana kuruluyor. Şehir içinde 60 bin mÿFD alan bulmak zor. Bulsanız bile günde 1.400 oto girip çıkıyor. Şehre getireceği trafik yükünü düşünün.
Şehir dışında çalışmanın getirdiği dezavantajlar neler?
Afyon'da eğitim sırasında bir sorun yaşadık, ama eğitimden sonra oradaki tüm arkadaşlarımız mağazayı sahiplendi. Orada da tam 400 kişi çalışıyor. Yetişmiş eleman sorunu yaşamamak için Afyon'da bir turizm meslek lisesi inşa ettirdik. Böylece kendi elemanımızı kendimiz yetiştirme imkanına kavuştuk. İzmit'te hiç sorun yaşamadık, İzmir'de olacağını da hiç sanmıyorum.
Peki bundan sonrası için neler düşünüyorsunuz?
İzmir'de bir mağazamız açılacak. Önümüzdeki 5 yıl içinde Türkiye'nin batı kesimine yayılmak istiyoruz. Çünkü bu bölge Türkiye'nin alım gücünün yüzde 30'unu oluşturuyor. İlk 5 yılda çok mağaza açacağız. Bunun yanında sermayeyi tabana yayma yolunda da çalışmalarımız var.
Siz sıfırdan zirveye ulaşabilen bir işadamısınız. Gençlere bu yolda tavsiyeleriniz neler?
Serbest ekonomiye sahip ülkelerde gençler okul çağında geleceğine karar vermeli. Ben bugünkü gençlerde ayran gönüllülük görüyorum. Profesyonel yönetici mi olacaksınız, kendi işinizi mi yapacaksınız, buna erken karar vermelisiniz. Herkes kısa yoldan lüks yaşamak ister. Ama böyle yaşamanın bir bedeli var. Para kazanmanın ne olduğunu bilmeyen insan elindekini de çabuk tüketir. Önemli olan süreyi iyi tanımak, sebat etmek ve fazla lükse dalmamak.
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|