|
Eski dost
110 sandalyeli Yeni Demokrasi Partisi lideri Mitsotakis'e karşı olanlar dahi Belgrad'a gitmesini alkışlıyorlar...
Atina'da Konstantin adında iki arkadaşımı aradım. O gün "isim günleri" olduğunu öğrendim. Bildiğimiz "doğum" günlerine Ortodokslar pek önem vermezmiş. Onların inancına göre her Ortodoks'un adı bir aziz veya azizeye ithaf edilirmiş.
21 Mayıs'ta doğup da Eleni ve Konstantin adı verilen her Ortodoks'un isim günü mutlaka kutlanır; armağanlara garkolurmuş. Eleni ve Konstantin adları çok popüler olduğu için bir dostum, "Bugün Atina'nın yarısı kutlama yarışında. Hiç kimseyi yerinde bulamazsın" dedi.
Konstantin Mitsotakis'in de "isim" günü olduğu halde evinde beni kabul etmek nezaketinde bulundu.
Bizim Stelyo Berberakis kendisini oradan oraya sürüklediğimi görünce bir yönteme başvurdu: Trafiğin inanılmaz sıkışıklığından ve taksi bulmanın imkânsızlığından haklı olarak yakınarak beni motosikletinin arkasına oturtmaya kalktı. Dünyada en korktuğum taşıt olan motosikletin arkasında, çığlıklar atarak, deli gibi bir hızla röportaj yerine yetişirken belini kavrayan ellerimin izini ertesi günü gösteren Stelyo, "Karımın 'isim günü.' Bâri yarın onunla beraber olmama izin verin" dedi. Bakışlarımı görünce pişman oldu; "Tamam, tamam; hangi işe gidersek karım ve oğlumu da getiririm" diyerek motosikleti daha da hızlandırdı.
Kıbrıs sorunu
Yunanistan'ın Türkiye'ye daima dostça yaklaşan ve medya ile devlet ricaline bu olumlu görüşlerini sürekli yansıtan eski Başbakan Konstantin Mitsotakis'in evinin kapısının önü, onu kutlamak isteyenlerin istilâsındaydı. Hepsi armağanlarını bizzat K. Mitsotakis'e verdikten sonra oradan ayrılıyorlardı. K. Mitsotakis'in İstanbul, özellikle Ortaköy'ün ünlü lâkerdasına olan zâafını bildiğim halde lâkerdanın zamanı geçtiği için, bir kutu lokum götürdüm.
K. Mitsotakis'e geçen gün dünya basınına da yansıyan bir röportajında Kıbrıs'la ilgili "Yunanistan'ın başlangıçta Kıbrıs konusunda yanlış tutumu oldu" sözlerini hatırlattım. "Evet" dedi, "Kıbrıs sorununda her iki tarafın eşit şartlar altında yaşamasının tek çözüm olduğunu daima savunurum. Bu arada da iki Kıbrıs toplumunun birlikte yaşamayı öğrenmeleri gerektiğine inanıyorum."
Türk-Yunan ilişkisi
Türkiye'de kurulacak yeni hükümetle Yunanistan'ın mutlaka işbirliğine gireceğini söyleyen K. Mitsotakis "Kosova Savaşı Türk-Yunan ilişkilerini nasıl etkiler?" soruma şu yanıtı verdi:
- Yunanistan ve Türkiye, sınırlarının asla değişmesine müsaade etmeyeceği için ilişkimizi olumlu etkiler.
110 milletvekilli "Yeni Demokrasi Partisi"nin başkanı olan K. Mitsotakis gerek uzun yıllar süren Dışişleri Bakanlığı, gerek 1989-92 yılları arasındaki Başbakanlığı sırasında daima dengeli bir politikacı olarak saygınlığını koruyor. En güçlü muhalefet partisi olduğu halde Pasoklu Başbakan Simitis'in politikasını destekleyen ve aşırı milliyetçiliği savunmayan K. Mitsotakis 92 yılında Milosoviç'in Makedonya'nın Sırbistan ve Yunanistan tarafından paylaşma teklifine şiddetle karşı çıktığı için dünyanın takdirini kazanmıştı.Şu sırada sırf Miloseviç'i girdiği kanlı savaştan vazgeçirme ümidiyle Belgrad'a giden K. Mitsotakis'in yolunu bekleyenler pek ümitli olmasalar da onun bu barışçıl davranışına hayranlar. Gelecek seçimlerde Cumhurbaşkanı seçilmesi sık sık gündeme gelen K. Mitsotakis sorumu gülerek şöyle yanıtladı: Niçin olmasın? Olursam çok sevdiğim İstanbul'a daha sık gelirim.
KIZI BABASINA ÇEKMİŞ
17 KASIM terör kurbanı milletvekili Bakoyani'nin eşi, Mitsotakis'in kızı Dora Bakoyani şimdi Yeni Demokrasi Partisi'nin güçlü milletvekillerinden. D. Mitsotakis'in kız kardeşi Nora M.'nin Paris'te şirketleri var. Ailenin tek oğlu, ekonomist Kiryako'nun politikayla ilgisi yok... Dora B. Mitsotakis, İstanbul'a geldiği zaman yeni evlendiği eşini bana takdim ettikten sonra, üzüntülü günlerini çoktan geride bıraktığını anlatmıştı...
Leyla Umar ile çalışmak
Stelyo BERBERAKİS
ATİNA- Leyla Umar'ın, Türk basın dünyasının en saygın ve bir o kadar da sevecen gazetecilerinden olduğunu herkes bilir. Ancak onun o tükenmek nedir bilmeyen enerjisini, amatör ruhunu birlikte çalışma fırsatı bulabilenler çok daha iyi bilirler... Leyla Umar geçen hafta Atina'ya geldiğinde büromuzu aradığı andan, üç gün sonra İstanbul'a gidinceye kadar, kendisine özgün çalışma temposuna gireceğimi sezmiştim. Leyla Umar üç gün içinde Atina'da becerdiklerini, ben şahsen 20 yıllık gazetecilik deneyimime rağmen, kolay kolay becerebileceğimi sanmıyorum... Atina'ya ayak bastığı andan itibaren müthiş bir tempoyla çalışan Umar'ın açamadığı kapı yok gibi. Atina'nın korkunç trafiği yüzünden randevumuza yetişemeyeceğimizi söyleyince Umar'ı zorla motosikletimin arkasına oturttum. Yolda uçarken belime sımsıkı sarılmış çığlıklar atıyordu... Ertesi gün uyandığımda, Umar'ın, motosiklet korksuyla belimde bıraktığı izler ve acı hâlâ devam ediyordu... Leyla Umar'la çalışabilmek için gazetecilik mesleğini sevmek lazım. Bu mesleği sevince Leyla Umar'ı sevmemek mümkün değil... Leyla Abla, her şey için teşekkürler...
|
Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır
|