kapat

08.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
SELAHATTİN DUMAN(sduman@sabah.com.tr )


Turunçgillerin bioflayonoidleri

Yukarıdaki başlıkta yer alan "turunçgilleri" teşhis edebiliyorum lakin ikinci kelimeyi hiç çözemedim.. Manasını bilen hayır sahiplerinden biri lütfedip ararsa biz de öğreneceğiz, yazımızın bilimsellik dozu dört dörtlük olacak..

Kendi başıma kadınları anlamam mümkün değil..

Kendime "Olaylara nasıl bakar, nasıl düşünür, ne gibi sonuçlar çıkarırlar?" gibisinden yüzlerce soru sordum, birine dahi doğru cevap verebildiğimden emin değilim..

Emin olduğum bir tek şey var..

Eğer bir kadınla fikir çatışması içindeyseniz veya sonu gelmeyecek bir tartışmaya girmişseniz, ona nasıl üstünlük sağlayacağınızı söyleyebilirim..

Birden aklınıza gelmiş gibi "Senin selülit sorunun var mı?" diye soruverin.. Kendine güveni o saat kaybolacak, önünüze diktiği psikolojik savunma tabyaları yerle bir olacaktır..

***

İlaç sektörü de bunu keşfetmiş.. O yüzden bahar gelir gelmez "yaz sezonu kampanyasını" başlatıp, kadınlar için üretilen son selülit ilacını allayıp pullayıp hemen piyasaya sürüyorlar..

Üretilen her yeni ilaç mutlaka çağın mucizesi oluyor ve o yaz aspirinden çok satıyor..

Pazar asla küçülmüyor..
İşin "İlaç firmaları açısından" güzel tarafı, tüketici konumundaki kadınlar o ilaçtan avuç avuç yutsalar bile sorun çözülmüyor.. Teknik anlamda "pazar" daralmıyor.. Aynen kalıyor hatta yeni katılanların da eklenmesi ile bir önceki yaza göre daha da büyüyor..

Bu "mucize ilaçlar" konusuna daha sonra döneceğim.. Önce kafama takılan noktaya bir parmak basayım..

Kadınlarımızın çoğu günlük hayatında makul kıyafetlerle gezer.. Yani bugüne kadar iş yerine bikini mayo ile gelen bir hanımefendi görmedim.. Veya otobüs bekleyenlerin arasına karışmış bir tangalı..

Bu selülit denilen meret de kadınların etek altında kalan yerlerinde bulunur.. Durum böyleyken bu selülit olayını niye "dünyanın bir numaralı" sorunuymuş gibi algılarlar, hiç anlamam..

Haydi diyelim ki evlenmemiş.. Selülit sorunu da var, o yüzden kısmetinin kapanacağından korkuyor..

Böyle bir ihtimal de mümkün değil.. Eskiden olsa kız anaları gelin seçmek için çarşı hamamına giderdi.. Kızı kurna başında görür, kaportanın tamamını inceledikten sonra defolu olup olmadığına karar verirdi..

Diyeceksiniz ki çarşı hamamı yok ama şimdi de plajlar var..

Burası doğru lakin plaj şezlonglarına tüneyip görücü usulü evlendirilecek kız arayan anne tipleri yok.. O yüzden plajlar tehlikeli sayılmaz.. Haaa! Damat adayı bizzat plaja takılıp "Kendi yuvanı kendin kur.." politikası güdüyorsa o başka..

O zaman sen de kısmetini plajda arama arkadaş!

Git, İstanbul Sinema Günleri'ne takıl.. Sinemaya "tek parça mayoyla gitmek" gibi bir ihtiyatsızlık yapmazsan, selülitlerin devlet sırrı gibi gizli kalır..

***

Dönelim "selülit ilacı" mevzuuna.. Bu yaz sezonu için piyasaya sürülen mucize selülit ilacının adı da Cellulase..

Anlatanların yalancısıyım.. İlacın özü üzüm çekirdeğiymiş.. Yanına biraz da turunçgillerin bioflayonoidlerinden katmışlar.. (Bunun ne olduğunu bilmiyorum, kelimeyi hatasız yazmak üç dakikamı aldı, ne olduğunu kendiniz bulun..)

Kokusu ve aroması da güzel.. Daha ne olsun? İddiaya göre bu ilaçtan günde iki tane içen bir kadın kişi, iki vakte kalmadan selülit derdinden kurtuluyormuş..

Tarifteki "iki vakit" kavramını siz "iki ay" diye anlayacaksınız..

Yani selülit sorununu yaratan hareketsizliğe ve raspacılığa (oburluk) karşı iki tane kahverengi hap..

Selülit nerede yetişir?
Yazıyı bir uzman edasıyla yazdık yazdık ama selülit nedir sorusuna cevap vermediğimiz ancak aklımıza geldi.. Ya fikirlerimizi kalan yere sığdıracağız veya yazının devamını yarın getireceğiz.. Artık kısmet!

Efendim selülit denen şey, deri altındaki peteksi dokularda biriken yağların zamanla yukarı çıkmasından kaynaklanıyor.. Başına bu dert gelen hanımların selülit istilasına uğrayan bölgesi "portakal kabuğu" gibi görünüyor..

Rengi açısından değil tabii.. Gözenekleri açısından..

Yayılma alanı kalçanın, yani Anadolu erkeğinin "kasnak" diye tabir ettiği yerin hemen altından başlayıp, bacağın arka tarafından dizin üç dört parmak üzerine kadar uzanıyor..

Vücutlarının bu kısmını aynada inceleyip, belden aşağısının narenciye bahçesine döndüğünü gören kadınlar da üzüntüden kahroluyor.. Anladığım kadarıyla devası yok.. Tesellisi ise "Filanca hanımın selülitleri benimkinden fazla.." şeklinde olabiliyor..

ooo

Bunları bilmenin bana teknik bir faydası yok.. Ama mevsim dönümünü tesbit etmemde faydası oluyor.. Yani kışın bittiğini meteorolojinin yardımı olmadan, bu sayede anlayabiliyorum..

Eskiden bizim Kemal Yıldırım'ı izlerdim.. Bahar geldiğinde mutlaka sayfaya badem dalı olan bir resim koyar, altına da "Geldi bahar ayları, gevşer gönül yayları.." diye yazardı..

Eğer Kemal'i atlamışsam imdadıma İzmir'den Kenan arkadaşımız yetişirdi.. O da "Çağla badem çıktı.." haberini yazar altına imzasını basardı.. İzmir'de gazeteci milletinden bir cesaretli Allah kulu çıkıp da Kenan'dan önce "çağla badem" haberini yazmaya cesaret edemez.. Çünkü Kenan'ın hasım olduğu gazetecinin iki yakası bir araya gelmez..

Ne var ki Kemal, sayfa çizmeyi bıraktı, artık gazeteye badem dalı resimleri koymuyor, Kenan da aktif meslek hayatını "çağla-badem" haberi yazarak tamamlayıp, emekli oldu..

Kaldık mı aylık kadın dergilerine? Son birkaç yıldır yeni nişangâhım bu dergiler.. Mevsimi takip etmek için bunları gözlemek kâfi..

Eğer aylık kadın dergileri "selülit konusunu" işlemeye başlamışlarsa benim için vakit tamamdır!

O saatten sonra "Baharın geldiğini nerden bileyim.. Gül dikende biter, bülbül daldadır.." diye düşünmem.. Bilirim ki kış bitmiş, selülit mevsimi başlamıştır..

YARIN: Mucize ilaç Cellulase üzerine müjdelerim var.. Anneler günü mühasebetiyle kadınlarımıza armağan niyetine.. Hoydaaa!

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır