kapat

02.05.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ALİ ŞEN(alisen@sabah.com.tr )


Avrupa Birliği ordusu NATO mu?

AB bundan böyle NATO'nun üstleneceği askeri harekatlarda karar verme hakkını istiyor

Avrupa Birliği'nin 1956 yılında Roma'da atılan temeli, bugün eski kıtayı bir ülke haline getirdi. AB büyüyor. Merkez Bankası aynı, EURO parasında birleşiyorlar. Hukuk sistemleri aynı olma yolunda. Tüketim malları tek standartta oluşuyor. Sınırlar kalktı. Birlikte yaşayan insanların arasında hiçbir vatandaşlık farkı da olmamaya başladı.

AB'nin bir jenerasyondan fazla ömrünün olmayacağını, AB'ye üye olan ülkelerde milliyetçi sorunların çıkacağını geçen yıl yazmıştım. Ezilecek olan zayıf ülke vatandaşları, güçlü ülke vatandaşlarına karşı bir gün gelecek mutlaka isyan edeceklerdir. Bu benim kişisel tahminim.

Pek çok konuda tek ülke olma yolunda dev adımlar atan AB'nin ordusu yok. NATO üyesi olan 11 ülke aynı zamanda AB üyesi. "West Union" yani "Batı Birliği" adı altında kurulacak bir ordu için AB, hazır elde NATO varken müşterek masraflı orduyu kurmak istemiyor.

Washington'da yapılan NATO'nun 50. Yıl şenlikleri, bugüne kadar yapılan en kalabalık NATO toplantısı oldu. Pakta üye 19 ülke ve 23 ortaklarıyla yapılan bu düzeydeki toplantı 2002 yılında tekrarlanacak. AB bundan böyle NATO'nun üstleneceği askeri harekatlarda karar verme hakkını istiyor. Amerika ve Kanada'nın iştirak etmek istemeyeceği askeri harekatlarda AB, NATO'yu kullanma serbestliğini talep ediyor. Avrupa'daki siyasi entegrasyondan dışlanmış olan bir Türkiye. AB çerçevesi içinde kurulması planlanan savunma örgütünün, NATO'nun en büyük ve sadık üyelerinden olan Türkiye'yi karar verenlerin dışında tutmayı öngörüyor. Esasen bu düşünce Türkiye'nin NATO içindeki ağırlığını giderek kaybetmesine ve içinde olmadığı karar organlarında alınacak kararların sadece tatbikatçısı olma durumuna sokar.

Washington'daki temaslarda Cumhurbaşkanımız Süleyman Demirel'in engin tecrübesi, başarılı Dışişleri Bakanımız İsmail Cem ve Türk delegasyonunun iyi ve titiz çalışmalarıyla şimdilik AB ülkelerinin, Türkiye aleyhine bir bildiri çıkarmasına mani oldular. Avrupa Savunma ve Güvenlik kimliğine -ESDI- ilişkin belgenin 30. Maddesi, Türkiye'nin istediği şekilde kabul edildi. ESDI, NATO olanaklarından otomatik olarak yararlanamayacak ve pakta üye olan diğer ülkelerin de iznine tabi olacak.

Washington'daki delegasyonumuzun elde ettiği bu başarı sadece konuyu tehir etmektir. Kosova Savaşı'nın olduğu bir dönemde Türkiye'yi kırmak istemediler. AB'nin, NATO kuvvetlerinden yararlanmaktan vazgeçeceğini hiç sanmıyorum. Haziran ayında Köln'de AB'nin bu konuda yapacağı toplantı Türkiye için çok büyük bir önem taşımaktadır. AB ordusunu kime karşı kullanacak?

NATO'nun küçük kurucu üyesi Danimarka'nın Başbakanı Poul Rasmussen, Danimarka'nın en ciddi gazetesi Berlingske Tidende'ye verdiği demeç bizleri, Türkiye'yi yönetenleri çok yakından ilgilendirmelidir; "NATO'nun askeri stratejisi değişti. Artık sadece savunmak değil, bölgelerde çıkacak sorunları çözmek ve milletlerarası krizlere müdahale etmek de görevleri arasındadır. İnsan haklarını ihlal eden ülkelerin sınır bütünlüğü söz konusu olamaz. Sosyal, ekonomik, politik zorluklar ne olursa olsun dini ve etnik anlaşmazlıklara ve insan hakları ihlallerine sahne olan ülkelere AB kontrolünde, yeni NATO müdahale eder."

Bu mantığa göre, 1956 Roma AB kuruluş senedinde "bölünmüş ülkeler birliğe üye olamaz" der. AB üyesi Güney Kıbrıs'ın, Ada'nın Kuzey tarafı ile ilgili taleplerine acaba AB ne diyecektir? AB kontrolünde olacak NATO'nun burada nasıl bir müdahalesi olabilir? Fransa, İngiltere ve Almanya'nın, AB üyesi Yunanistan'a, Kosova Harekatı sırasında, NATO hava harekatını veto etmemesi için acaba verdikleri sözler var mıdır???

SABAH Gazetesi'nde 14 aydır yazıyorum. Çok defa bu konuları televizyonlarda konuştum, çeşitli dergilere beyanatlar verdim. Avrupa entegrasyonundan dışlanan Türkiye'ye karşı büyük oyunlar tezgahlanıyor. Çok uyanık olmamız lazım. Çıkacak problemlerin neler olabileceğini, ülkemizi yönetenlerin görmesi ve gerekli önlemleri almaları gerekmektedir. Türkiye geçen yıl AB'den 25 milyar dolarlık mal satın alırken, oraya sadece yarısı kadar yani 13 milyar dolarlık mal satmış. Kullanılacak en etkili silahlardan biri TÜRKİYE BÜYÜK PAZAR'DIR gerçeği olacaktır. Türkiye masada çokça kaybediyor. Ülkemizin aleyhine çıkacak kararlara hazırlıksız yakalanırsak Batı'nın çifte standardı gibi safsatalarla kendimizi avutamayız.

CHP'de kim başkan olmalı?

Seçimden bir gün evvel, Deniz Baykal ve Adnan Polat ile görüşmüştüm. Deniz Baykal'a şunları söyledim: "Şans herkesin kapısını en az bir kere çalar. Yalım Erez kabineyi kurma görevini aldığı gün ona hemen sahip çıkabilseydiniz, Erez'e kabinesini kurdurabilseydiniz, Türkiye'de olan bu olumlu hareketler size ve CHP hanesine yazılacaktır. Partisi olmayan Yalım Erez'i de listelerinize alabilir veya onun DTP'nin başına geçmesiyle seçimlere girer, bugün DSP'nin yerinde siz olabilirdiniz." Olan oldu, kendisi ve partisi sandıkta kaldı. Şimdi Genel Başkanlık için çok adaylı bir yarışmanın var olduğunu görüyorum. Halbuki şimdi uzlaşma olmalı. Hem de tek bir kişide. Tony Blair ve Alman Schröder'in tipine benzer Türkiye'de bir CHP'li tanıyorum. Haftaya CHP ve bu kişiyi yazacağım.

Kosova'nın geleceği ne olacak?

Kosova krizi ve savaşı başladığından itibaren bugünkü facianın yaşanacağını hep yazdım. Kosova'yı bilmeyenler sorunun başlangıcında, Arnavut liderlerin beceriksizlikleri nedeniyle Sırp tuzaklarına düşeceğini ve iki milyon Kosovalı'nın perişan olacağını hesaplayamadılar. Mülteciler, kamplarda çocuklarını, yakınlarını arıyorlar. Ana-baba, çocuklarını, kadınlar kocalarını kamplarda bulamıyorlar. Norveç'e götürülen çocuğun annesi Kırklareli'nde, babası Almanya'da askeri barakalarda olabiliyor.

Amerika, Batı, NATO kanalıyla 37 gündür Kosova ve Yugoslavya'yı 4423 kez bombaladılar. ABD Başkanı Clinton, kongreden 100 millyar Dolar ek para istedi. Kosovalılar perişan. Öldürüldüler, tecavüz edildiler, evleri yakıldı, yıkıldı ve dağıtıldılar. Kosova'yı silahların tüketildiği bölge yapan Amerikan silah üreticileri ise çok mutlu. Kosovalılar için en iyi neticenin 1974 yılındaki anayasal haklarını elde etmek olduğunu defalarca yazdım. Ama bu çözüm savaş öncesi için idi.

Geçen hafta ABD Başkanı Clinton, San Francisco'da yaptığı konuşmada "Kosova, Yugoslavya sınırları içinde kalacaktır. Miloseviç ve onun yandaşlarını savaş suçlusu olarak kuracağımız mahkemede yargılayacağız. Kosova eski özerkliğine kavuşacaktır." Başkan Clinton'ın dehşet verici bir açıklamasıdır bu. Miloseviç ve yandaşlarının gitmesi, gerideki 8 milyon Sırp'ın şovenist milliyetçiliğini ve zulmünü sürdürecek yeni Miloseviçler'in gelmesine mani değildir.

ABD'nin yanı sıra NATO'nun, Birleşmiş Milletler'in, Almanya'nın ve Rusya'nın, Kosova için önerdikleri siyasi alternatifler de, hep benim daha evvel savunduğum, özerklik içinde, Kosovalılar ve Sırplar'ın birlikte yaşamalarıdır. AMA ARTIK KOSOVALILAR, SIRPLAR'LA BERABER YAŞAYAMAZLAR, AMERİKA VE NATO BAŞLATTIĞI İŞİ BİTİRMELİ VE KOSOVA DEVLETİNİ KURMALIDIRLAR.

Ne yazık ki Kosova'yı çok karanlık bir gelecek bekliyor. Temsilciler Meclisi'nde yapılan oylamaların birinde 139 oya karşılık 290 oyla, Amerika'nın askerlerini Kosova savaşından geri çekmemesi öneriliyor. Bırakın Amerika'nın karadan müdahalesini, Temsilciler Meclisi'nin 139 üyesi, Amerika'nın askerlerini Kosova Harekâtından hemen çekmesini istiyor. Clinton 8 eyaletten 33 bin yedek askeri göreve çağırdı. Amerikan kanunlarına göre, Başkan yedek askerleri ancak 270 gün görevde tutabiliyor.

Amerika ve NATO, kara müdahelesini ve Kosova'yı, Kosovalılar'ın rahatça yaşayacağı bir bölgeyi ve Kosovalılar'ı kurtaracak harekatı şimdilik hiç düşünmüyorlar. Yahudiler'in, Hitler'den çektiğini Kosovalılar şimdi sadece Sırplar'dan değil, Amerika ve Batı'dan da çekeceği ve bu facianın, bu insanlık trajedisinin ne yazık ki uzun müddet devam edeceği görülüyor.

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır