Başlıktan da anlaşılacağı gibi zaman zaman önüme insanlık dışı olaylar geliyor. Vatandaşa hizmet etmek için görevli olan bazı yetkililer, bırakın yardım etmeyi, onlara güçlük ve sıkıntı çıkarmak için ellerinden geleni yapıyorlar. İşte size bir örnek;
"Sayın Ahmet bey,
İnsanların menfaat için ne kepazelikler ve insafsızlıklar yaptıklarını yazılarınızda daima okuyor ve insanların insanlara yaptıklarına bakarak insanlığımdan utanıyorum.
Başımdan geçen olayı size kısaca özet olarak yazıyorum. 26 küsur yıl İsviçre'de ikamet ettikten sonra, 01.09.1998 günü deniz yoluyla İzmir-Alsancak limanından Türkiye'ye giriş yaptım. Beraberimde bir otomobil ve sadece televizyon, video, dikiş makinası gibi 10 parça ev eşyası getirdim. Gümrükteki görevliye kesin dönüş yaptığımı, resmi evrakı göstererek söyledim. "Taşıt için triptik yapalım, 6 ay kullanma hakkın var. Eşyanı da irsaliyeye yazarız. Bulunduğun ilde gümrüğe teslim edersin, taşıt gümrükleme işini yaptıktan sonra da eşyanı alırsın" dediler. Bende öyle yaptım.
Eşyaları bulunduğum ildeki gümrüğe teslim ederken üç kişiydik. Hiçbir şekilde dilden bilgilendirilme yapılmadı. Bu arada bana verilen evrakların hiç birinde herhangi bir süre de yazılı değil... Evrakların hepsi halen mevcut. Bazı sorunlar ve hastalık nedeniyle aracın gümrükleme işini 14.1.1999 günü tamamladım ve bir gün sonra eşyalarım için diğer gümrüğe gittim. "Eşyalarımı almaya geldim" dediğimde, "Sen 90 günü geçirdin eşyan devlet malı oldu" dediler ve vermediler.
Ahmet bey, hiçbir yazılı evrak vermeden, hiçbir ikaz yazısı göndermeden, dilden olsun söyleyip bilgilendirmeden ceryan eden bu olayı hazmedemiyorum. Böyle hukuk devleti olur mu?... Bu olsa olsa vatandaşın malını gasp etmek olur. Bu olayı Sayın Başbakanımız Ecevit'e yazıyla bildirmek için evrakları fotokopisiyle birlikte Oran Sitesi adresine iadeli taahhüdlü gönderdim, yardımını istedim. Hiçbir cevap gelmedi. Büyük gazeteciler diye geçinen Arena programcılarına iki defa faksladım, onlardan da hiçbir işaret gelmedi. Çünkü ben devlet malı yemediğim için ilgilenmediler.
Ahmet bey, en son çareyi Gümrük Bakanlığı'nı mahkemeye vermekte buldum, iyi mi ettim, kötü mü ettim bilemiyorum. Fakat bildiğim bir olay varsa, o da bir kişinin çalışıp, çabalayıp satın aldığı eşyayı İsviçre'den buraya kadar getirip de terk etmesi için aklından zoru olması gerek... Allah'a şükür benim akli dengem de yerinde. Gümrük müdürüyle görüşüp durumu anlattım ve evrakları gösterdim, "Gecikmeden dolayı ne cezam varsa öderim" dedim. Fakat olaydan o kadar içleri rahattı ki verdiği cevap "Adam öldürmenin suç olduğunu biliyorsan bunu da bilmelisin!.."oldu. İnsan insan olarak bu olaydan utanır. Çünkü hiçbir şekilde ne yazılı ne sözlü bilgilendirme yapılmadan bu cevap neyin nesi?... Adam öldürmekle bunun ne ilişkisi var?..."