kapat

30.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
ZÜLFÜ LİVANELİ(livaneli@sabah.com.tr )


Suç ve Ceza

Halk, bir idamı seyretmek üzere birikmiş.

Seyircilerden birine, celladı gösterip gösterip; "Dünyanın en usta celladıdır." demişler. "Kılıcını öyle bir maharetle savurur ki, havada uçan sineği ikiye böler!"

Adam meraklanmış!

Derken cellat kılıcını çekmiş. Güneşte ışıldayan kılıç, bir yılan ıslığı çıkararak havayı yarmış ve şimşek gibi inmiş mahkumun boynuna.

Adam demiş ki: "İyi ama mahkuma hiç bir şey olmadı. Kafası omuzlarının üzerinde sapasağlam durmakta. Usta cellat dediğiniz bu mu?"

"Acele etme!" demişler. "Mahkum hele bir başını sallasın, bak kafa nasıl yere yuvarlanıyor. Daha kendisi farkında değil."

***

Bazı parti liderlerinin istifa etmemekte direnmeleri bu fıkrayı akla getiriyor.

Belki de partilerin kafaları kesilmiş ama örgüt henüz sallanmadığı için, omuzların üstünde durmayı sürdürüyor.

Ama ilk sarsıntıda yere yuvarlanacak.

***

Acaba böyle mi?

Yoksa, medeni ülkelerde geçerli olan "istifa" kuralı, bizde bir zayıflık olarak mı algılanıyor?

İstifa eden, özeleştiri yapan siyasetçi saygıyla mı anılıyor, yoksa güç elinden gittiği için bir kenara mı atılıyor?

Bu soruların cevabından emin değilim.

Belki de bu ülkenin realitesi farklıdır.

Siyasetçi ne yaparsa yapsın, hangi büyük hataya ya da hangi siyasi ahlaksızlığa imza atarsa atsın, başta kalmayı sürdürdüğü müddetçe, el üstünde tutulmuyor mu?

30 yıldır başımızda olan liderlere bakın!

Ne hatalar yaptılar, nerelere yuvarlandılar, nasıl siyaset dışına itildiler.

Ama maratonu bırakmayarak hepimizi yordular, bıktırdılar ve başımızda saygı görmeye devam ediyorlar.

***

John F. Kennedy'nin Türkçe'de "Fazilet Mücadelesi" adıyla yayınlanan bir kitabı vardır.

Kennedy bu kitabında, politika çarklarının erdemli, onurlu insanları öğüttüğünü ve ahlaksızları yükselttiğini yazar.

Acaba bu kural bizim için de geçerli mi?

***

Düşünün ki bizim edebiyatımızda bir Raskolnikov yoktur.

Dostoyevski'nin dahice kaleme aldığı Suç ve Ceza romanının kahramanı Raskolnikov, toplumu kurtarmak için tefeci bir yaşlı kadını öldürür, geride hiç bir iz bırakmaz.

Ama sonra vicdanıyla hesaplaşmaya başlar. Vicdanı onu rahat bırakmaz ve sonunda gidip teslim olur.

Huzuru ve mutluluğu, Sibirya'da cezasını çekmekte bulur.

Bizim edebiyatımızda Raskolnikov olamaz; çünkü vicdanıyla hesaplaşan ve suçunu itiraf ederek huzura kavuşan insanlara rastlanmaz.

Bu yüzden suç ve ceza kavramları birbirine girmiştir.

Yakalanmadığın sürece suç yoktur.

***

Ne dediniz?

Siyasi Raskolnikovlar mı buyurdunuz?

Bu şakanızı duymamış olayım daha iyi!

Çünkü her şakada, bir parça gerçek payı bulunmalı.

Değil mi efendim!

Yazarlar sayfasına geri gitmek için tıklayınız.

Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır