kapat

27.04.1999
Anasayfa
Son Dakika
Haber İndeksi
Yazarlar
Günün İçinden
Politika
Ekonomi
Dünyadan
Spor
S u p e r o n l i n e
Magazin
I H Y
Sofra
L E I T Z
Bizim City
Sizinkiler
Para Durumu
Hava Durumu
İşte İnsan
Astroloji
Reklam
Sarı Sayfalar
Arşiv
Hazırlayanlar
Sabah Künye
E-Posta

1 N U M A R A
Z D N e t  Türkiye
A T V
M i c r o s o f t
Win-Turkce US-Ascii
© Copyright 1999
MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş.
Liderler ne dedi?
Başkan Clinton: Türkiye'ye Kasım ayında gelmek istiyorum. Efes ve diğer tarihi yerleri de gezmek arzusundayım.

Başbakan Schröder: AB'nin kapıları Türkiye'ye kapanmadı. Ancak Türkiye ev ödevini yapmalı ve Kopenhag şartlarına harfiyen uymalıdır.

Cumhurbaşkanı Demirel, NATO liderleriyle son derece ilginç görüşmeler yaptı. Peki liderler Demirel'e ne dedi? Bu liderlerden ikisi, biri dünya lideri Amerika Başkanı Bill Clinton, diğeri Avrupa liderliğine oynayan Almanya Başbakanı Gerhard Schröder, Demirel'e, işbirliği ve ilişkilerin iyiliği konusundaki klasik söylemlerden sonra şu mesajları ilettiler:

"Kıbrıs içimde yara"
Amerika Başkanı Clinton:

1- Türkiye'ye Kasım ayındaki AGİT zirvesi için gelmek istiyorum. Efes ve diğer tarihi yerleri de gezmek arzusundayım.

2- Umarım Abdullah Öcalan, açık ve adil bir biçimde yargılanır.

3- Kıbrıs sorununun çözülememesi içimde bir yaradır.

Almanya Başbakanı Schröder:

1- Avrupa Birliği'nin kapıları Türkiye'ye kapanmamıştır.

2- Ancak Türkiye ev ödevini yapmalı ve Kopenhag kriterlerine uymalıdır. Türkiye'nin Avrupa Birliği tam üyeliğinin anahtarı işte bu Kopenhag kriterleridir.

3- Kıbrıs meselesi çözülmesi gereken bir meseledir.

4- Biz Almanya eski Başbakanı Helmut Kohl'ün devamı değiliz.

Yahudi lobisi endişeli
Amerika'nın en güçlü lobisi olan Yahudiler'in düşüncelerini aktarılım:

1- MHP ile bu iş nasıl olacak?

2- Bu partinin iktidar ortağı olması, Türkiye'nin, Amerika ve İsrail ile ilişkisini olumsuz etkileyecek mi?

3- Türkiye'nin çıkarları için Amerikan Kongresi'nde birçok girişim yapıyoruz. Ama zaman zaman gazetecileri hapse atmanız, parti kapatmanız, Türkiye aleyhindeki lobilerin elindeki kartları kuvvetlendirirken, bizim elimizdekileri ise zayıflatıyor.

4- Türkiye'nin Washington'daki çıkarları için herşeyi yapmaya devam edeceğiz.

Cumhurbaşkanı'nın Batılı liderlerle gerek ayaküstü, gerekse randevu vererek yaptığı toplantılar, konuşmalar, işte bu noktalarda döndü dolaştı. Dışişleri Bakanı İsmail Cem için de durum, üç aşağı beş yukarı aynıydı.

Cem'in, Alman meslektaşı Joschka Fischer ile yaptığı görüşme sırasında "Avrupa Savunma ve Güvenlik Kimliği"nin (ASGK) statüsü konusundaki kriz devam ediyordu. Fischer, Türkiye'ye hak verdiğini söyledikten sonra alaycı bir tonla, İngiltere ve Fransa'yı kastederek, "O zaman şanlı-şerefli devletler bunu çözsün" dedi.

Polonya'nın küstahlığı
Bu arada bir başka ilgi çekici gelişme ise Polonya ile yaşandı. Şöyle ki: ASGK kavgası sürüyor. İsmail Cem, İngiliz Dışişleri Bakanı Robin Cook ile sert bir biçimde tartışıyor. İngiliz konuşuyor ve yeni bir teklifi masaya getiriyor. Arkasından İsmail Cem söz alıp, Türkiye'nin niye bunu kabul edemeyeceğini söylüyor.

Derken, Polonya Dışişleri Bakanı birden söz alıyor ve diplomatik bir dille hiç bağdaşmayan bir şekilde, Cem'in söylediklerini, terbiyesiz bir biçimde "saçmalık" kelimesini kullanarak aklı sıra eleştiriyor.

Burada İsmail Cem iki şey yapabilirdi. Birincisi, adama dönüp, "Biz NATO ve uluslararası platformlarda hep tartışırız. Ayrı fikirlerde oluruz. Ama kimse, bir diğerinin sözlerini sizin kullandığınız kelimelerle eleştirmez. Bunu demokrasiye yeni geçtiğiniz için hazım sorununuza veriyorum" diyebilirdi.

İkincisi ise, "Adamı muhatap bile almazdı." Ve Cem ikinci yolu seçti.

Peki, NATO'ya yeni giren Maceristan ve Çek Cumhuriyeti Dışişleri bakanları ağızlarını bile açmazken, Polonyalı niye böyle yaptı?

Cevabı basit: "Avrupa Birliği üyeliği beklediği için, aklı sıra İngiltere'ye yağ yaptı." Türk Dışişleri Bakanlığı ise Polonya'nın bu yaptığını, çok ciddi bir biçimde not etti.

Washington'ın sonuna geldik. Ama yazacak çok şey var. Henri Barkey yine birşeyler yapıyor. Yine bir muzurluk peşinde. Bu zata ayrı bir yazı ayıracağız.

SEDAT SERTOĞLU


Copyright © 1999, MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. - Tüm hakları saklıdır