PERŞEMBE 15 NİSAN 1999
Durup dururken MHP'yi kavgaya çekemezsiniz.
O günler geride kaldı.
Nitekim Mehmet Gül (3. Bölge, 1. Sıra) gayet yumuşak bir tonla yaklaşıyor olaylara... Hem de tahriklere rağmen...
Ahmet Çakar (1. Bölge, 3. Sıra) bütün ilişkilerinde duygularını değil, mantığını kullanarak yeni bir jenerasyona örnek oluyor.
Murat Sökmenoğlu ve Nazif Okumuş (2. Bölge, 1 ve 2. Sıra) aydın Sağ'ı MHP'ye taşıyor.
Bunlar, güzel gelişmeler.
Her partiden, çook örnek verebilirim ama yerim yok.
..........
Sökmenoğlu denince akla sine-i millet gelir.
Özal zamanında bunu göze alabilen tek kişiydi.
Odamda Mine Çubukcu'yla karşılaştı.
Çubukçu, 2. Bölge DYP adayıdır. Bosna-Hersek ve Trakya dramlarını yüreğinde hisseden, duygulu ve çalışkan bir Türk kızıdır. Sökmenoğlu'la dost oldular. 2. Bölgede centilmence yarışacaklar.
Şimdi durun... İkide bir Bölge diyoruz... Hep Bölge.
Ne Bölgesi bunlar?
1,2,3'üncü bölge nedir kuzum? Seçmenler Bölge deyince bir şey anlıyorlar mı? Sayın şunları bana semt semt.
Mesela Muhsin Divan (ANAP) dersem, o'nun 1. Bölgede Üsküdar Belediye Başkan adayı olduğunu hemen anlayacak mısınız?
O'nu anlarsınız, bilirim... Çünkü Muhsin Divan, Üsküdar'ın gururu. (Bugünkü İstanbul İlavesini okuyun) Ama Üsküdar'ın yanında hangi ilçeler var? Bunları çok net görmek lâzım. Hele Genel Seçim için önemli bir rehber bu... Bu arada Mehmet Kuriş'e (Kadıköy'e selâm)
Neyse ki, Sökmenoğlu'nun el ilanlarında 2. Bölge'nin ne olduğunu öğrendim.
Buyrun... Siz de öğrenin.
2. Bölge demek, Eminönü, Fatih, Eyüp, Gaziosmanpaşa, Bayrampaşa, Beyoğlu, Şişli, Kağıthane, Beşiktaş ve Sarıyer demek.
Bunu biliyor muydunuz? Ben yeni ezberledim... Daha öbür bölgeleri ezberleyeceğim. Neyse ki Timur Özkan ve Ergun Özdemir'e bakarak el yordamıyla yürüyüp yolu buluyoruz. Amma da büyük bu İstanbul
Atay Şefkatlıoğlu da bizim bölgede... Mine Çubukcu'nun bir üstünde. Yâni, 2. Bölge deyip geçmeyin. Hangi ilçeleri kapsadığına iyice bakın.
Şimdi... CHP, MHP, DYP, DSP, ANAP ve FP.
Hangi partiye oy vereceksin sualini kendime sordurtmam. Bunu bir hakaret sayarım.
İkincisi... dostlar soruyor:
- Peki biz kime verelim?
Yoo, ona da karışmam. Böyle bir telkin hakkını kendimde görmem.
Ama şunu önerebilirim. (İsmet Paşa'nın tavsiyesi gibi)
En nefret ettiğiniz partiden başlayarak, nefret sırasıyla partileri alt alta yazınız.
En üsttekini çiziniz, bari diğerlerinden birine veriniz.
Ya da en alttakine...
Çünkü en alttaki, en az nefret ettiğinizdir.
Evet... Kararsızlara bunu önerebilirim.
Zor bir yöntem değil.
Deneyin.
Üstelik... ehven-i şer.
Ne yapalım?
Bu tabloyu biz doğurmadık. Biz bu tabloyu 12 Eylül Camii'nin kapısında bulduk.