kapat

CUMA 02 NİSAN 1999

Prof.Dr.BAYRAKTAR BAYRAKLI (e-posta:bayraktar.bayrakli@sabah.com.tr )

Kadın ve haya

İnsan psikolojisinin duygu alemi, çok geniş ve zengindir. Bazı duygular, çok değişken ve ele-avuca sığmaz bir yapıya sahip oldukları halde, içlerinden biri vardır ki, duygu aleminin hem temelini ve hem de özünü oluşturmaktadır. Buna haya, yani utanma duygusu denmektedir. Bütün duyguların yoğunluğu ve ton farkı vardır ama haya duygusunun doğuştan insandan insana farklı olan yönü yoktur. Haya duygusundaki farklılık, sonradan yani doğduktan sonra çevre ve eğitimle oluşmaktadır. Her insan haya duygusu ile bu dünyaya gelir, ama farklı görüntülere sahip olmaları terbiye ile elde edilir.

Haya, canlı olmak, gelişir olmak, bir şeyden utanmak, ateşi körükleyerek veya üfürerek canlandırmak, bir yeri verimli kılmak, birine selam vermek, utanmak, çekinmek ve tevazulu olmak manalarına gelmektedir. Şimdi bu manaları açıklamak istiyoruz.

1- Canlı olmak

Haya kavramı "hayy" yani diri, canlı kavramından gelmektedir. Hayy, var olmak manasına da gelmektedir. Bu manadan hareketle diyebiliriz ki, var olmak ile utanma duygusu aynı kavramın içinde buluşmaktadırlar.

Haya duygusu, insanın var olmasına denk bir anlam ve önem taşıdığı için, aynı kelimeden doğmuşlardır. Varlıkla haya duygusu aynı kelimeden geldikleri için, kardeştirler. Hayanın, var olmak kadar bir öneme sahip olması, bu duygunun insanın doğasından nedenli derinlerde yer aldığına delil teşkil etmektedir. Haya duygusunu yitirenler, aslında varlığının noksanlaşmasına sahip olmaktadırlar.

2- Gelişir olmak

Haya kavramı, canlılığı ifade ettiği için, canlı olan şey de gelişmeye açık demektir. Haya duygusu, insanın şahsiyetini ve toplumun ahlakını canlı tuttuğu için, bu manayı taşımaktadır. Haya duygusundan yoksun olan fert ve toplumlar, kendilerini ölüme terk etmişlerdir. Haya duygusu, toplumsal ahlakın verimliliğini ve canlı kalmasını temin etmektedir.

3- Utanmak, çekinmek

İnsanı yanlış bir davranıştan alıkoyan duygusunun adına "haya" diyoruz. Haya perdesi yırtılan kişi, istenmeyen, kınanan ve kötülenen her ayıp davranışı yapabilir. Haya perdesini yırtan kişilerden her kötülük beklenebilir. Utanma ve çekinme manalarıyla haya, takva kavramına yaklaşmaktadır. Takva sakınmak, haya da çekinmek manalarına gelmektedirler. Sakınmakla, çekinmek aynı kavramın farklı görüntüleri olmaktadırlar. Haya duygusunun manasını verdikten sonra şu soruyu sorabiliriz: Haya duygusunun en büyük düşmanı nedir? Bu sorunun cevabını şu ayetle verebiliriz:

"Ey Ademoğulları, Şeytan, nasıl ayıp yerlerini kendilerine göstermek için elbiselerini soyarak ana-babanızı cennetten çıkardıysa, sakın aynı şekilde sizi de fitneye düşürmesin..." (A'raf, 27)

Bu ayetin izahını yapmadan önce, şu sorunun da cevabını vermeliyiz: Şeytan Adem ve hanımının haya yerlerini nasıl açtırdı? "Şeytan, kendilerinden gizli kalmış, ayıp yelerini onlara göstermek için, ikisine de vesvese verdi; ve şöyle dedi: Rabbiniz bu ağacı, sadece ve sadece melek ve ebedi kalanlardan olmayasınız diye yasakladı. Bir de, onlara nasihat ettiğine dair yemin etti. İşte bu şekilde ikisini de aldatarak, o ağaca tenezzül ettirdi. Ağacı tattıkları anda, ayıp yerleri kendilerine açılıverdi..."

I. Haya ile haram lokma arasında bir ilişki vardır

Hz. Adem ve hanımı yasak ağacın meyvesinden yiyince, avret yerleri açıldı ve böylece haya duygusu ortaya çıktı. Haya duygusunun en azılı düşmanı haram lokmadır. Haram lokma asaleti ve utanma duygusun yaralamakta ve ölümüne kadar gitmektedir. Demek ki, haram lokma insan psikolojisindeki dengeleri alt-üst etmektedir. Alt-üst olan bu dengelerden en çok zarar gören de utanma duygusu olmaktadır. Öyleyse şu genellemeyi yapabiliriz: Haya duygusunun olmadığı yerde cinsel ve sosyal ahlakı temellendirmemiz mümkün değildir. Bilimsel ahlak da, haya duygusuna dayanmaktadır.

II. Şeytan ilk insanın haya duygusu ile mücadele vermiştir

Allah'ın emrine karşı gelmekle Hz. Adem ve hanımı, haya duygusunun üzerinde oturan saygı denen değeri çiğnediler. Emre itaat etmemenin getireceği neticelerden utanmayan insana, her şey yaptırabilirsiniz. Şeytan da bunu denemiştir. Demek ki, insanın bir de Allah'tan haya etmesi vardır. İnsanın kendisinden, diğer insanlardan haya etmesinin varlıktaki yerini ancak Allah'tan haya etmekle koruyabilmektedir.

Haya duygusu, elbise giymekle elde edilmez. Elbise sadece ayıp yerlerin örtülmesi ve soğuktan korunulması için giyilir. Haya duygusu, insanın içinden gelen takva elbisesi ile ancak canlı tutulabilir. Yüce Allah A'raf Suresi'nde, "maddi elbise" ile "takva elbisesi" kavramlarını gündeme getirmektedir. "Ey Ademoğulları, size ayıp yerlerinizi örtecek ve giyip süsleneceğiniz bir elbise indirdik. Daha hayırlı olan TAKVA ELBİSESİDİR..." (A'raf,26)

Yüce Allah'ın bu ayette dediği "takva elbisesi", haya duygusunun kendisi olmaktadır. Dıştan örtünmeden önce, içten örtünmek gerekiyor. Dışarıdan örtünüp, içerden haya duygusunu, yani takva elbisesini kaybetmiş olan insan, her kötülüğü yapabilir. Önemli olan iç alemindeki haya elbisesini örtünmektir. Ayıp yerlerin örtünmesini temin eden ve bir süs olan dış elbise, iç elbisenin değerinde olamaz. Önemli olan bu iki elbiseyi birleştirmektir.

Kadın, haya duygusuyla toplumsal ahlaka ve özellikle cinsel ahlaka can vermektedir. Haya duygusu kadar, kadını kadın yapan, onu zenginleştiren, benliğini koruyan ve pespaye olmaktan koruyan bir iç duygu bulamazsınız. Kadının haya duygusu, toplumu cennete çevirdiği gibi, gelecek nesillerin asaletini de belirlemektedir. Haya duygusu bir abidedir. Bu abideyi dinamitlemek ve bu abidenin içinde olan kadını yaralamak, aslında cinsel ahlakın temeline bomba koymak demektir. Selam olsun, haya duygusu denen takva elbisesini dikenlere ve giyenlere.

Bir soru bir cevap

Dört rekat farz namazların son iki rekatlarına neden ilave süre katmıyoruz?

Yüce Allah, bütün namazları iki rekat farz kılmıştır. Hz. Peygamber bazı vakit namazlarını dörde yükseltti. Sabah namazını model olarak bıraktı. Allah'ın farz kıldığı ile, kendisinin ilave ettiklerini ayırmak için, kendi ilavelerine ilave süre katmamıştır.


© COPYRIGHT 1999 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr