kapat

PERŞEMBE 24 EYLÜL 1998

Ahmet Vardar (e-posta:avardar@sabah.com.tr )

Deniz otobüsleri işletme müdürü, beni iyi dinle...

İstanbul Belediyesinin bu süratli ve konforlu deniz otobüslerine ilk bindiğimde, "Helal olsun, bu işi başarana..." demiştim. Çünkü bu teknelere girer girmez içinde medeniyet ışığının pırıl pırıl yandığını görmüştüm. Jumbo Jet uçağındaki gibi koltuklar, televizyon yayınları, papyonlu ve düzgün giyimli büfeciler, ter-temiz bir zemin... Sanki jet uçağı ile Amerika'ya uçuyorsunuz. Zaman zaman açıp, yetkilileri tebrik edeyim diyordum, ki şikayetler başladı. Ne yapalım demek ki yetkilileri tebrik edemeden, azarlamaya başlayacağız.

Deniz otobüslerinin işletme müdürü beni iyi dinle!...

Bu kadar güzel bir işletmeyi rezil etmeye kimsenin hakkı yok. İnsanlara insanlığını hatırlatan bu feribotları Norveç'liler, İsveç'liler, Avustralya'lılar nasıl çalıştırıyorsa siz de öyle çalışmak zorundasınız.

Bak, geçenlerde bir vatandaş Bandırma'dan İstanbul'a gelmek için arabası ile sizin hızlı feribotunuza bindi. Vasıtasını alt kata park etti ve burada kalmak yasak olduğundan yukarı çıktı. Tarih 22.8.1998, saat 18.00'de kalkması gereken feribot 18.30'da hareket etti. Yukarıda kendine oturacak bir koltuk arayan bu yolcu bir de baktı ki, 30-40 yolcu daha ayakta yer arıyor. Şikayet edecek bir merci aradı, bulamadı. Ve bana yazdığı mektubunda diyor ki;

1- Feribotun yolcu kapasitesi bilgisayar sistemi ile sattığınız biletlerden anlaşılmıyor mu?... Eğer anlaşılıyorsa neden fazla bilet satıyorlar?...

2- Yerleri kontrollü satıyorsanız, neden 30-40 kişi ayakta kaldı?...

3- Bu ayakta kalan yolcular böyle olduğunu bilselerdi, bu feribota binerler miydi?...

4- Dinlenmek yada daha fazla yorulmamak için bindiğimiz feribotta, yarım saat gecikme ile birlikte 2.5 saat ayakta gitmek, yerlere oturmak yada merdivenlerde oturarak seyahat etmek sizce modern Türkiye'ye yakışıyor mu?...

5- Yetkililere durumu defalarca bildirmemize rağmen, neden bizle, "Haklısınız, gidin şikayet edin" diyerek dalga geçiyorlar?...

İşte böyle.. Bu müessesenin ilk başlarda olduğu gibi ciddi çalışması dileğimdir. Bu eleştiriyi yapmamım sebebi de bu...

Alınmak, gücenmek yok...

Konsolosluklarımızla ilgili bazı şikayetleri burada yazınca beyefendiler alınıyorlar. Hatta "Monşer" dediğimizde sinir küpüne biniyorlar. Halbuki benim hiç birine ne kinim var nede garezim...

Ama şimdi sormak istiyorum; Meksika'lı bir turist Türkiye'ye gelmek istiyor ve Almanya'da ki bir Türk Konsolosluğunu arıyor, vize almak istediğini söylüyor. Oradaki yetkililer ise kendisine, "Vize almaya gerek yok. İstanbul havaalanına indiğinizde sınır vizesi alabilirsiniz" diyorlar. Meksika'lı buna inanıp Yeşilköy havaalanına geldiğinde polisler, "Burada sınır vizesi verilmez" diyerek geri çeviriyorlar. Kendisini karşılayan Türk arkadaşı o kadar çabalıyor ama Meksikalı yine Almanya'ya postalanıyor.

Bakalım bizim hariciye bu rezalete ne diyecek?...


© COPYRIGHT 1998 MERKEZ GAZETE DERGİ BASIM YAYINCILIK SANAYİ VE TİCARET A.Ş. (Her hakkı saklıdır)
Yorum ve önerileriniz için: editor@sabah.com.tr