PERŞEMBE 24 EYLÜL 1998
Recep Tayyip Erdoğan, 10 ay hapis cezasına mahkum edilmesine neden olan 6 Ocak 1997 tarihli Siirt konuşmasında şöyle demişti:
"Minareler süngü, kubbeler miğfer, camiler kışlamız, müminler askerimiz. Bir şey bizi sindiremez. Gökler yerler açılsa, üzerimize tufanlar, yanardağlar saçılsa, biz oyuz ki, imanıyla öğündüğümüz ecdadımız, titretici şeylere hiçbir gün diz çökmemiş, Anadolu'nun tapusu Malazgirt'ten ta Çanakkale'ye, imanın geçilmez kalesine kadar ecdadımızı zaferden zafere koşturan şey, şu anda Siirtli hemşehrilerimin içinde bulunduğu bu inanç birliğidir... Bu ülkeyi yanlış zihniyetlere mahkum edenlere karşı biz mücadelemizi sürdüreceğiz... Atalarımız ne güzel söylemiş, ağaca yaslanma çürür, yıkılır, desteksiz kalırsın. Kula yaslanma, fanidir, ölür kılavuzsuz kalırsın. Allah'a yaslan ki ayakta kalasın. İşte bu noktadan hareketle konuşuyorum, bu anlayıştan hareketle konuşuyorum... Göğsümü gere gere söylüyorum, benim referansım İslamdır... İnancımı rahatlıkla konuşamayacaksam, söyleyemeyeceksem, bu şehitler ülkesi Türkiye'de benim ne işim var?"
Hakkındaki mahkumiyet kararı onanan İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, Yargıtay 8'inci Ceza Dairesi'ni devre dışı bırakmak için "çok ince bir temyiz planı" hazırlamış, ancak Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Vural Savaş da, karşı bir atakla bu planı bozmuştu.
Mahkumiyet kararı açıklanmasının ardından 8'inci Ceza Dairesi üyelerini araştıran Tayyip Erdoğan, üyelerin Atatürkçü, laik ve çağdaş özellikleriyle tanınan kişiler olduğunu ve daha önce Kayseri Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı Şükrü Karatepe ile Aczmendi Şeyhi Müslüm Gündüz'ün hapis cezalarının bu dairede oybirliği ile onaylandığı tespit etmişti.
Temyiz incelemesinin 8'inci Ceza Dairesi tarafından yapılmasını engellemek için harekete geçen Erdoğan, gerekçeli temyiz başvurusunu yargı tatiline bir hafta kala teslim etmiş ve incelemenin 8'inci Ceza Dairesi yerine nöbetçi heyet tarafından yapılmasını planlamıştı.
Erdoğan'ın planını fark eden Başsavcı Vural Savaş ise, mahkumiyet kararının onanmasını isteyen tebliğnameyi, yargı tatilinin son gününe kadar bekletmiş ve temyiz incelemesinin nöbetçi heyet tarafından yapılması ihtimali ortadan kaldırmıştı.