CUMARTESİ 12 EYLÜL 1998
Ülkede dinine merbut insanların başına ne geliyorsa sizlerin yüzünden geliyor. Din ulemasına, din adamına, gerçek dindara saygım sonsuz. Ama senin gibilere hiç yok. Bak, sen ne yaptın biliyor musun?... Bundan 2 yıl evvel Zeytinburnu'ndan Kahramanmaraş'a içkiye tövbe etmek için gelen iki esnafa çengeli attın ve onları dertlerinden kurtaracağına, aile düzenlerini bozdun. Anladın mı Abdülkadir efendi...
Şimdi taa Maraş'tan kalkıp bunların evlerine geliyorsun, postu seriyorsun, orayı-burayı karıştırıyorsun. Evin erkekleri adeta büyülenmiş halde. Kimbilir ne hünerler gösterdin ki, onlar şimdi sen ne dersen onu yapıyor. Hanımlarını, çocuklarını gözleri görmüyor. Evde yan gelip yattıktan sonra canın istediği zaman uyanıp, kahvaltı ediyorsun ve senin yiyip, içtiklerinden arta kalanların yenmesinin çok sevap olduğunu söylüyorsun.
Bana bunları anlatan evin hanımı... Çünkü kocası seninle tanıştıktan sonra artık onun yüzüne bile bakmaz olmuş ve gün geçtikçe eşini kaybedeceği korkusu içinde yaşıyor. Zeytinburnu'nda ki kolun olan Yakup Yıldırım diğer esnaflara da el atmış. Eğer bu böyle giderse onların da canını yakmandan korkuluyor. Hem bu nasıl iş söylesene bana...
Günlerdir kaldığın evin hanımı dikkat etmiş, diyor ki; "Bu adamın din ile yakından-uzaktan bir alakası olmadığını sanıyorum. Çünkü evimde kaldığı sürece ne bir dua okudu, ne de abdest alıp namaz kıldı... Halbuki benim eşim onu tanımadan önce 5 vakit namazını da kılardı. Bu ve benzeri olayları 2 senedir çekiyorum. Ama daha ne kadar sabredeceğimi bilemiyorum. Çocuklarım ve ben tamamen devre dışı kaldık. Can ve mal güvenliğimiz kalmadı. Çocuklarını ve beni dövmeye başladı. Sözüm ona bu yola canlarını koymuşlar. Geride kalanların namusu, şerefi onlar için hiç önemli değil. Müslüman ayaklarına yatıp, eş, baba, kardeş, akraba sorumluluklarından kaçmak erkekliğe yakışır mı?..."
Ben bu konuyu işitir işitmez ufak bir tahkikat yaptım. Hakikaten de Zeytinburnu'nda, kendisine Şeyh adını takan Abdülkadir'in müritlerinin olduğunu ve gittikçe çoğaldığını öğrendim. Benim bildiğim Şeyh ulu din adamlarına derler. Onlar böyle şeyler yapmaz. Sen olsan olsan "Şeyh" değil "Şarlatan" olursun. İnsanları Allah'a kul etmek istiyorum diyerek, eşinden, çoluğundan-çocuğundan koparmak ne kadar doğru bir şeydir?...
İşte senin gibiler çıkıp ülkede istediği gibi at oynatırsa, milletin başına da gelmeyen kalmaz. Böyle üç-beş kendini bilmez kişiyi de örnek olarak gösterirler ve "Ülkede irtica hortladı..." diye yaygarayı basarlar. Gerçek din okulları, gerçek din alimleri sizin yüzünüzden hakarete uğrarlar. Haydi bas git oradan, milletin canını daha fazla yakma, anladın mı?...
NOT: Bu konuda daha geniş bilgi isteyen görevliler varsa beni arayabilirler.